top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Çilem Dilber Yazdı- Maruzatım Var

Maruzatım var, Nurhan Suerdem’in 2019 yılında İletişim Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı. Bir ilk kitap ve on öyküden oluşuyor. Öyküler sade ve anlaşılır olduğundan su gibi akıyor.

Sabah Sesi, ilk öykü. İkiz olan Gülnur ve Nurgül’ün kardeşleri Meral’i evlendirme çabaları üzerine bir öykü. Hikâyeyi aktaran, Meral. “Çok sesli ortamda dilsiz olmayı…”(s.13) tercih eden, sesini daha aile içindeyken kaybeden “ Bir erkekle nasıl konuşulacağını bilen bir sesim hiç olmadı ki.” (s.24) diyen karakterin duygusu monologlarla başarıyla verilmiş.

Asliye Hukuk Hakimliği’ne, kitaba ismini veren öykü. Anlatıcı ilk öyküdeki gibi çok sesli ailede büyümüş bir kadın. Büyük teyzesinin adını koydukları için doğar doğmaz adına ve teyzesine yakışır bir hayatı yaşama zorunluluğunu yüklenmiş. Maruzatı var. ‘İffet’ olan adını ‘Mavi’ olarak değiştirmek istiyor. Evlenmeden önce bu isimden ve ismin lanetinden kurtulmayı diliyor.

Tenes’in Baltası, annesi tarafından yeterince sevilmediğini düşünen Haluk ve babasına benzeyen abisi Bülent‘in aile hikâyesi. Tanrısal anlatıcıyla yazılmış öykü. Dört başı mamur bir hayat süren Bülent, kazancın ve başarının simgesi. Geçmişe takılıp kalmış, annesini affedememiş Haluk ise boşanmış, kızına karşı sorumluluklarını aksatan bir baba. Bir tür tutunamayan. İlk öyküdeki kardeşlerden evlenmemiş olanın diğerlerinin aile kurmuş ve akışa kendini kaptırmış hallerinden rahatsız olması tavrı bu öyküde Haluk’un abisi Bülent’in eleştirilerini kaldıramadığını belirtmesinde kendini gösteriyor. Konusu klişe gibi görünse de öykü, içses kullanımı ve göstermelerle güçlenmiş.

Eşik’te anlatıcımız elli beş yaşında, kırklı yaşlarındaki sevgilisiyle birinci yıl kutlaması için tatile giden bir kadın. 1. tş anlatımın anlatıcının ruh halini etkili bir şekilde verdiği öykü oldukça duygusal. Anlatıcımıza “Vakit sandığından da geç.” diyen yan şezlongdaki kadın, toplumun yerleşik, olması gereken düzeninin simgesi. Rüyayla başlayan öyküde, tasvirler atmosferi detaylandırmış.

Aziz Bey, yaşlı ve yalnızlıktan mustarip. Liseden arkadaşı Kerim’le karşılaşıyor ve zamanla Kerim ve karısının hayatına hatta onların geçmişlerine konuk oluyor. Şehrin değişen yüzü, eskilik, yaşlılık, ölmek hatta ölememek üzerine…

Bir Sokak’ta evliliğini bitirip bir artı bir daireye taşınan Murat’ı tanıyoruz. Bir de onun gözünden sokağı. Mekan ve karakterler detaylı. Görece kalabalık bir öykü. Öyküde bolca geçen “diye düşündü, diye mırıldandı, diye sordu...” ifadeleri dikkat çekiyor. Bu noktada göstermenin tercih edilmesinin anlatımı güçlendireceği düşünülebilir.

Talih Kuşu’nda kadın anlatıcımız bir hastane koridorunda. “Çift porsiyon sarışına da bak sen; hem iki sandalye kadar yer kapladığı yetmemiş, çantasını da üçüncüsüne koymuş, bu kalabalıkta iki kişi dört sandalyeyi işgal ettiklerinin farkına varmadan kocasıyla derin sohbetteler.” (s.77) Anlatıcının bekar ve evli çiftlere karşı kızgınlığının yüksek olduğunu anladığımız öyküden sonra, karakter oluşturma konusunda tekrara düşüldüğünü söylemek mümkün.

Oturan Mavi Bulut’un Eksik Listesi, çocuk anlatıcıdan dinlediğimiz bir öykü. Olay örgüsü diyaloglarla verilmiş. Öykü iki farklı olay üzerinden başarılı bir kurguyla ilerliyor ancak finalde bağlantının tam kurulamadığını da hissetmek mümkün. Ancak çocuk anlatıcıyla verilmiş olması bu durumun 'olması gereken' olduğunu düşündürüyor.

Koş Sevil Koş, gündelik koşturmacaların önemli ve değerli anların önüne geçmesine içerleyen Sevil’i tanıdığımız öykü. Hasta babasına bakan, kızının doğumunu kaçıran, aynı zamanda apartman yöneticisi olduğunu anladığımız Sevil’in telaşlı bir günü… Aranacak ustalar, tamir edilecek kapılar, babanın bakımı, kediler… Dili sıcak, neşeli. Anlatım da samimi olunca okur da neredeyse Sevil kadar yoruluyor.

Son öykü, Yetişkin Oyunları. Ödülünü almaya törene giden emekli bir gazetecinin otobüste adam asmaca oynayan gençleri izlerken yıllar öncesine gitmesi. Tam olarak mahkeme salonunda, hakimin kalemin ucunu kırarken deklanşöre bastığı âna… Otobüs, genç çift, oyun, mahkeme detaylarında yaratılan atmosfer etkiyi arttırmış.

Genel olarak bakacak olursak sevgili Nurhan Suerdem’in kitabı bir ilk kitap olarak oldukça başarılı. Anlatımın akıcı, samimi, sade olması yazarın dile hakimiyetinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Karakter oluşturmada zaman zaman tekrara düşülmüş olsa da akılda kalıcı karakterler yaratıldığını söyleyebiliriz. Merak uyandırma ve finale kadar merakı canlı tutma, kırılma, çatışma, çatışmadan değişimle çıkan karakterler oluşturma gibi noktaların öne çıkarılması öykülerin etkililiğini arttırabilir. Keyifle okunacak, en başta da belirttiğim gibi su gibi akacak bir ilk kitap. Yolu açık olsun.


Çilem Dilber

181 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page