Hoş geldin. Ben de nerede kaldı, diye meraklanmaya başlamıştım. Seni çağırdığım güzel oldu, değil mi? İki laf ederiz. Çok şükür iyiyim, ağrılarım geçti. Sorma yahu, ne hastalıkmış, ben de şaştım. Hiç iyileşmeyeceğim sandım. Rahat mı orası? Yastık vereyim mi? Hayır, söylemeyeyim diyorum ama tutamıyorum içimde işte, ne yapayım. Şu terlikleri de al ne olur ne olmaz. Senden başka hastalığıma kimse aldırış etmedi. Bir sen arayıp sordun. Kimseden bir şey beklediğim yok da insan içerliyor. Hepsi mi teres çıktı bunların, anlamıyorum ki.
Ben de tam çay demlemiştim, getireyim birlikte içelim birer bardak. Ne oldu bu dernekte toplanma işi? Olacak mıymış? Yoktu ama bana da haber verirler, daha yeni kararlaştırdılar demek ki. O derneği birlikte kurduk, böyle şeylerde benim dışarıda kalmam mümkün mü yahu. Bu arada, Allah’ını seversen söyle, o da gelecek mi? Kim olacak canım, Ahmet işte. Elimden gelse mahkemeye gidip ismimi değiştireceğim. Valla yapacağım bu yaştan sonra. Kadere bak, onunla aynı ismi taşıyorum. Hem niye geliyormuş? Her şeyi anladım da dernekle ne alakası var şimdi.
Sen de fark ettin değil mi? Ama gel gör ki bunu bir türlü kimseye anlatamadım. Yapmayın etmeyin, dedim. Bu adamda ters bir şeyler var, yakında çıkar kokusu siz de görürsünüz, dedim ama yok. Tüm mahalle nasıl seviyor onu. Kazanda büyü kaynatmaya, suya bakıp gelecek uydurmaya zahmet çekmeden etkiliyor herkesi.
Ahmet nerede? Ahmet’i arayalım O olmadan olmaz. O gelmeden yapılmaz. Yestehleyeyim Ahmet’e! Affedersin, sözüm meclisten dışarı da bir baltaya sap olamamış, yıllarca orada burada sürtmüş. Mahir acıdı da yanına aldı. Parası desen yok, iş güç desen o da yok. Onu cebinden çıkaracak delikanlılar var bu muhitte. Kerli felli adamların gözü dahi arıyor adamı. Pes! Efsunlu mudur nedir, anlamadım ki.
Bilgili desen, değil. Okul okumamış diye demiyorum. İnsanın kendinde olacak bir şeyler tabii, ille de o diplomaya bakmayacaksın ama ağzından bir tane mantıklı, makul, kitabî bir şey de çıkmıyor ki adamın. Haset edecek bir şey yok, bilirsin. Ama tahammülüm de kalmadı. Kahveye, çarşıya gidiyorum, herkes bu adamı dinliyor. Dinlemek ne kelime, ağzından çıkacak cümleleri yutmaya hazırda bekliyorlar. İki güzel kelâm ediyor diye tapınacak seviyeye de gelinmez ki. Sen söyle, haklı değil miyim? Sohbet ettim de diyorum yoksa nereden bileceğim. Hem ben insanlara iftira atmayı sevmem. Az buçuk sen de tanımışsındır beni. Yıllarımız birlikte bu mahallede geçti. Şurada seninle iki laf edip dertleşiyorsak samimiyetten. Hem sen açtın diye konuyu böyle rahat konuşuyorum yoksa biliyorsun beni.
O adam iyi bir adam değil. Anlatamıyorum. Muhabbetim olan insanları bile yanına çekti. Kaç yıllık ahbabız, benim geldiğimi gördükleri hâlde başlarıyla selâm vermekten öteye geçmez oldular. Yıllar sonra lâyık olduğum muamele bu muydu? Ruhen zebun ettiler beni. Elle tutulur bir şey yok ki sokak sokak dolaşıp anlatayım, herkesin gözünü açıp uyarayım. Anlamayanın, fark etmeyenin gözünde kıskanç oluyorsun. İftiracı oluyorsun. Üstüne bir de kötü diyorlar sana. Bakma, çok zoruma gitti aslında ama belli etmiyorum. Yolda karşılaştığıma selâm vermekten, misafir gelene ikram etmekten, bir şey oldu mu birinin derdine koşmaktan vazgeçmedim yine de. Beni bilirsin, Muhsin.
Ne diyordum, yüzünde hayır yok, bilgisi desen insana bir şey katmıyor. E ne kaldı geriye? Zengin olduğundan desen, o da yok. Adamın doğru düzgün bir kazancı, evi barkı yok ki. Kendine ait evi bırak, üstünde başında yok. Yok da yok. Neredeyse her gün aynı kıyafetlerle dolaşıyor. İnsan güzelce yıkanır, giyinir. Delikanlı adamsın, özen göster kendine, değil mi? Kendine ait bir evi yok dedim ama sen de duymuşsundur kesin. Bizim Mahir ona giriş kattaki dairesini vermiş kalması için. Para da almıyormuş. Boşuna demiyorum, büyüledi herkesi. Büyüledi! Yok, yok sinirlenmedim. Beni bilirsin, haksızlığa hiç gelemiyorum. Bunları görüp duyunca da insan kendini tutamıyor. Evi verdi de ne oldu, neye yarar. Kir pas içinde. Sıcak bir çorba pişmiyor senelerdir. Pencereyi açtığı bile yok. Ara sıra önünden geçiyorum da biliyorum. Takip ettiğimden değil, işim düşüyor o tarafa bazen. Sen beni bilirsin zaten, kimin hayatına burnumu soktum, kimi izledim. Fakat bana niye böyle davranıyorlar, anlamıyorum. Sana bir şey dedikleri, sohbet arasında lafım geçtiği oluyor mu hiç?
Neyse. Dediğin gibi, şimdi dedikodularını yapmayalım. Yani malı mülkü için böyle seviyorlar desem o da mümkün değil. Yalan olur. Ne yani, kokmuş adamın hangi malına göz dikecekler de peşinden ayrılmayacaklar. Hatta kahveye girer girmez herkes çay ısmarlamaya çalışıyor. Tuhaf doğrusu. O kadar üstüne düşmenin anlamı nedir. Bak ben memurum. Buraya taşındığımdan beri böyle bir saygı görmedim kimseden. Onun gibi ben de yalnız yaşıyorum. Anam babam uzakta. Hiçbir farkımız yok. Hayır, beklediğimden değil ama insan içerliyor. Yıllarca bu memleket için emek verdim. Kimseye yük olmadan bu günlere geldim. Bu adam hakkında birkaç şey söyledim diye, şimdi bana kötü insan muamelesi yapıyorlar. Başını şişirdim senin de. Bir çay daha içer misin? Ama terliklerini çıkarma, yer soğuk.
Ben asık suratlıymışım, o öyle değilmiş. Asıl insan böylesinden korkmalı. Deli gibi sırıtıp duruyor. Ne gülüp duruyorsun kardeşim? Ama öyle değil mi? Bunlar hep oyun işte ama gel de millete anlat. Anlatsan ne olur ki, dinlemiyorlar. Çok çabaladım, sonunda bıraktım. Hatta ben o adam hakkında düşünmeyi bıraktım da sen konuyu açtın diye çenem düştü. Bir sen anlarsın beni. Bilirim seni. Bir yalanımı bir kötülüğümü gördün mü şu ana kadar? Sana da olmadı tabii. Bir tane göster, sana hak vereyim, bir daha da ağzımı açmayayım. Yardımına koştuğum zamanları, seni ağırladığım akşamları bir kez yüzüne vurmadım. Asla. Öyle şeyleri sevmediğimi anlamışsındır zaten. Yıllardır tanışırız bilirsin.
Bu mahallede neler gördüm. Borcunu söke söke alan, ısmarladığı çayın parasını oradan buradan çıkarmaya çalışan, selamı sabahı kesip işi düşünce arayan… Saymakla bitmez. Böyle mi yapmak lazım, bilmiyorum ki. Yapmadım. Yine de şu adama gösterdikleri hürmetin onda birini göremedim. Dilimin ucuna gelip duruyor ama susuyorum. Bu adamın niye sevildiğini sorgulamıyorum, bunları onun için söylemiyorum. Söylemiyorum da… Bu insanlar arasında. Yani nasıl desem. Ben niye sevilmez oldum, onu anlayamadım bir türlü.
Ülkü Tatar
Comments