top of page
Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Öykü- Haden Öz- Kahraman

İşim gereği birçok cenaze törenine katıldım. Fotoğraflar çektim, röportajlar yaptım, haber geçtim. Birbirleriyle neredeyse tıpatıp aynı veya birbirlerinin kıyısından köşesinden geçmeyen insan hikâyelerini dinleme fırsatım oldu. Yalnız nedense birini unutamıyorum. Zihnimde bir yere kurulup kalmış, oradan bana, "Heyyy!" deyip duruyor. O, "Heyyy!" dedikçe benim tüylerim diken diken oluyor. İşte o an her hikâyenin açığa çıkmamış, çıkarılmamış bir yönünün olduğunu tekrar edip duruyorum kendi kendime.

Ülkenin en karanlık zamanlarıydı. İç savaş uzadıkça uzamış, savaşın şiddeti giderek artmış, savaşan tarafların genç askerleri neden savaştıklarını neredeyse unutmuştu. O günlerin birinde ordunun en üst düzey rütbelilerinden bir komutan vurulmuştu. Televizyonlara, radyolara, gazetelere bakılırsa yer gök acıdan inliyordu. Güneş yas tutuyordu, havanın günlerdir yağmurlu olması bunun en büyük kanıtı değil miydi?

İşte o komutanın cenaze töreninde haber takibindeydim. Ben de hemen herkes gibi öfkeliydim. Düşmanlarımıza lanet ediyordum. Komutan savaşmaktan vakit bulamamıştı anlaşılan. İleri yaşına rağmen küçük yaşlarda bir erkek çocuğu vardı. Kamuflaj giydirmişler, protokolde ayakta dimdik duruyordu. Yüzünde öfke vardı. Kaşlarını yaşından beklenmeyen bir sertlikte çatmıştı. Çocuğun o halini görenin öfkesi bin kat artıyordu. Sloganlar gırlaydı. Ben de öfkem ve acım bilenerek çocuğa yaklaşıp, "Bize kahraman babana dair bir şey söylemek ister misin aslanım?" diye sordum. Çocuk bir tabuta baktı, bir bana baktı. Tekrar tabuta baktı, gözlerini tabuttaki fotoğrafa dikti ve sesi titreyerek, "Babam evdeyken annemi ve beni dövüyordu," dedi.


Haden Öz

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page