Bir sesle uyanıyorum. Yatakta bir süre bekleyip sesi iyice duymaya ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyorum. Musluktan damlayan suyun sesine benzetiyorum önce.
Tıp… tıp… tıp…
Kafamı yastığa koyuyorum. Sese rağmen yeniden uyumaya çalışıyorum. Duyduğumun musluktan damlayan suyun sesi olmadığını fark ediyorum.
Tıp tıp…Tıp tıp…Tıp tıp….
Kalkıp sesin nereden geldiğini anlamak için kulak kesiliyorum. Evin içinde sessizce gezinerek sesi takip ediyorum.
Tıp tıp… Tıp tıp… Tıp tıp…
Sesin evin içinden gelmediğini anlıyorum. Bir kere daha dikkatlice dinliyorum sesi.
Evden bahçeye açılan kapıya yöneliyorum. Kapıyı açıyorum. Gecenin soğuğu tenimi ürpertiyor. Şimdi kulağıma daha güçlü gelen sese odaklanıyorum. Gecenin sessizliğinde bir ses.
Tıp tıp… Tıp tıp… Tıp tıp…
Sesi takip edip bahçeye yöneliyorum. Islak çimleri hissediyorum tabanlarımda. Sesin geldiği yeri tespit ediyorum. Çimlerde yürürken sesin toprakta yarattığı titreşimi hissediyorum. Sesi daha güçlü duyuyorum.
Tıp tıp… Tıp tıp… Tıp tıp…
Ses toprağın altından geliyor Sesin geldiği yere ulaşmak için bahçe duvarına dayalı küreği alıp toprağı kazıyorum hızlıca. Kazdıkça ses daha da artıyor. Ses arttıkça daha hızlı kazıyorum toprağı. Toprağı hızla kazarken kürek bir şeye çarpıyor.
Küreği çukurun yanına bırakarak toprağı ellerimle kazıyorum. Tırnaklarımın içine giren toprak canımı acıtsa da devam ediyorum kazmaya. Toprağın nemini hissediyorum parmaklarımda. Terim burnumun ucundan toprağa damlıyor. Çukurun dibindeki nemli tahtanın üzerindeki “D” harfini görüyorum ilkin. Ellerimle tahtanın üzerindeki toprağı iyice temizleyince “DOĞA” sözcüğünü okuyorum. Toprağı eştikçe bir tabut çıkıyor ortaya. Sesi daha da güçlü duyuyorum şimdi.
Tabutun kapağına bir çivi eksik çakıldığından kapağın hafif aralık kaldığını fark ediyorum. Hemen garaja yönelip alet çantamdan çekiç ve bir çivi alıp geliyorum. Eksik çiviyi tabuta telaşla çakıyorum. Duyduğum ses boğuklaşıp gittikçe yavaşlıyor. Küreği alıp çukuru dolduruyorum. Küreği çukurun yanına bırakıp eve giriyorum. Ter içinde yatağıma uzanıp gittikçe yavaşlayan sesi dinliyorum. Biraz sonra ses iyice yavaşlayıp kesiliyor. Gözlerimi kapayıp uykuya dalıyorum.
İrkilip birden gözlerimi açıyorum. Nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum. Beyaz tavana bakıyorum bir süre. Gittikçe yavaşlayan kalp atışlarımı duyuyorum.
Yunus Çinçin
Comments