top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Ayla Burçin Kahraman Yazdı- Yalçın Tosun Hakkında Kısaca...

Yalçın Tosun kalemiyle tanışmama bir arkadaşım vesile oldu. Öykü dostu arkadaşlarımın tavsiyeleri benim için her zaman kıymetli olmuştur. Tek lafı üzerine yazarın tüm öykü kitaplarını alarak kendime antoloji oluşturdum. Tüm öykü kitapları deyince aklınıza onlarca kitap gelmesin. Dört öykü kitabı var Yalçın Tosun’un. Dört kitabın üçünün ödüllü olduğunu ve yazarın 1977 doğumlu olduğunu söylersem şaşırır mısınız?

Kitaplar hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum önce.

İlk kitabı Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler, 2009’da YKY tarafından basılmış. 2011’de Notre Dame de Sion Öykü Ödülü alan kitapta daha çok toplumsal yaşamda cinsiyet konusu ele alınmış. Karakterlerin cinsiyetlerini reddetme veya kabul etme süreçleri öykülerde göze sokma kaygısı güdülmeden verilmeye çalışılmış.

İkinci kitap, Peruk Gibi Hüzünlü. 2011’de yine YKY tarafından baskıya alınmış. Aynı kitap 2012’de Sait Faik Hikâye Armağanı’na layık görülmüş. Yine geleneksel kalıplara dikkat çekilen öykülerde; cinsellik, flört, ergenlikte kendini ve cinselliği keşfetme ve aşk konularına değinilmiş.

Yazarın üçüncü kitabı Dokunma Dersleri’ni 2013’te yine YKY basmış. İlginçtir ki bu kitap ödüllü değil. Yazar bu kitapta da artık kaleminde aşina olduğumuz cinsel kimlik üzerine yazdığı öykülerine yer vermiş yine.

Son kitabı, Bir Nedene Sunuldum YKY’nin 2015 baskılarından. 2016’da Yunus Nadi Ödülü’ne lâyık görülmüş. Bu kitabında da erotizm ağırlıklı yazan Tosun, toplumun cinselliğe ve cinsel kimliklere bakışını aktarmış öykülerinde.

Baştan söyleyeyim öyküleri rahatsız edici ve üzücü bulabiliriniz. Bunun için yazarı, tüm toplum dayatmalarından arınıp duru bir bakış açısı ile okumanızı tavsiye ederim. Kitapların hepsini alıp sırayla okumanın, kalem gelişimini izleme ve değerlendirme açısından okura katkı sağlayacağı şüphesiz. Keşke ben de öyle yapsaydım. Farklı bir öykücü keşfetmenin ve yeni öykü kitapları bulmanın verdiği heyecanla sırayı karıştırıp son kitabından başladım ben. Dolayısıyla sonlara doğru kimliğini bulup ustalaşan üslubundan geriye doğru okumak zaman zaman okuduklarımın beklentimin altında kalmasına sebep oldu. Siz böyle yapmayın.

Cümlelerinde uzunluk kısalık tasasına düşmeden yeri geldiğinde üç satırlık tamlamalar kullanan Tosun’un akıcı bir dili var. Uzun cümleler bile kendini sıkmadan okutuyor. Açık bir dil ancak zaman zaman kapalı ve süslü anlatımlar diyebilirim yazarın kalemi için. Öyküler öyle uzun değil. Kısa ve özlü anlatım yazarın tarzı. Konular, geleneksel ataerkil yapı içinde farklılıklara olan bakış açıları etrafında şekillendirilmiş. Ensest konusu öykülerde bol bol işlenmiş. Psikolojik tahliller her öyküde başarıyla yapılmış. Karakter yaratımı konusunda kendine has bir tarzı var. Ana karakteri göze sokmadan yan karakterlere de derinlik verebilecek ustalıkta. Böylece öyküdeki tüm karakterlerin sahnede olmasına fırsat tanıyor. Bazı öykülerinde kahramanların cinsiyetlerini ve isimlerini belirtmeyerek cinsiyet kavramına olan eşitlikçi ve tarafsız bakış açısını hissettiriyor bize.

Eşcinsellik kavramı da yazarın cesur cümlelerinden nasibini bolca almış. Toplumun her yerinde ve kesiminde karşılaşılmış ancak üstü örtülerek kapatılmaya çalışılmış durumları korkmadan kaleme almış Tosun. Öyküler bir solukta okunabilecek akıcılıkta olmasına rağmen insanı yumruk yemiş gibi hissettiriyor. Yazar çoklu anlatıcı kullanmaktan çekinmiyor. Böyle öykülerde zihninizi sürekli aktif tutmak zorunda kalıyorsunuz. Bazı öykülerin sonunda kahramanın cinsiyeti neydi, anlatıcı kimdi sorularının cevabını bulmak için başa dönüyor ya da uzun uzun düşünüyorsunuz. Atmosfer aktarımındaki başarısını ise öyküleri okurken film izliyor hissi uyandırmasından anlayabilirsiniz.

Bunların dışında, kitaplardaki konulara karşı bir süre sonra ister istemez beklenti geliştirip tekrara düşmüş hissi uyandırarak taciz nerede başlayacak, istismar vardı da ben mi kaçırdım düşüncesiyle okumaya devam ediyor olabilirsiniz. Zira ben öyle olduğum zamanlar oldu. Kitapları art arda okumuş olmam buna sebep olmuş olabilir mi bilmiyorum. Yazarın yeni kitaplarını heyecanla bekleyen biri olarak bundan sonraki çalışmalarında seçtiği konular üzerinden mi gidecek yoksa yelpazesini genişletecek mi merak ediyorum açıkçası. Emin olduğum tek şey, yazarın uzun yıllar yazacağı ve bol bol okunacağı.

Yalçın Tosun kitaplarıyla ve kalemiyle genel anlamda söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi birkaç öyküyü inceleyerek ANNE, BABA VE DİĞER ÖLÜMCÜL ŞEYLER adlı kitabı yakından tanıyalım isterseniz. Kitap on altı kısa öyküden oluşuyor ve “Senin için kendi ailen kadar, kendi odan kadar, kendi geçmişin kadar tehlikeli bir şey yoktur.” (Andre Gide/Dünya Nimetleri) alıntısıyla başlıyor.

Aterina, ilk öyküsü. Beni en çok etkileyen. Okudukça boğazınıza oturacak bir hikayesi var. Babaannesinin ölümünden sonra onun günlüğünü bulan kahramanımızın keşfettiği büyük sır insanın kanını donduracak cinsten. Hayatın bazen ne kadar acımasız olabileceği gerçeği sözcüklere bürünüp öykü olarak çıkıyor karşımıza. Günlükten alıntılar alıntılar alt metin olarak kullanılmış. Okurken aynı anda iki karakterin ruh halini hissedebiliyorsunuz. Birinci tekil anlatımın seçildiği cümlelerde fazlalıklar yok. Her şey yerli yerinde.

Kereviz, çift anlatıcılı bir yüzleşme öyküsü. Yıllar sonra bir araya gelen anne ve kızının geçmişleriyle, kendileriyle, birbirleriyle hesaplaşmaları iki kadının da kendi dilinden aktarılıyor metinde. Çift anlatıcıyı yazı stilini değiştirmeden vermesi ayrıca hoşuma gitti. Çünkü okurken değişen dili fark edip ne oldu şimdi diye şaşırmak okurken dinamizm kazandırıyor diye düşünüyorum. İtalik yazılmış paragrafların okurun zekasına olan güvensizliği yansıttığını düşünüyorum nedense. “Oysa daha bu evde geçmiş bir çocukluk ve gençlik vardı hesap vermem gereken. Yokuşta tıkanan yaşlılığım kapıya ancak ulaşmıştı. Hepimiz burada toplanacaktık demek. Herkesi, her şeyi, hatta kendimi affetmek geliyor içimden, yapamıyorum.” (s,19) Cümlesi kahramanın duygu dünyasını ne kadar güzel özetliyor değil mi?

Ölüler Uzar, anlatım dili farklı bir öykü. Bol tasvirli. Neredeyse bir paragraflık eksiltili cümlelerin bol bol kullanıldığı kısacık bir öykü. Zaman zaman ses uyumlarının da olduğu sıralamalarda şiir okuyormuş hissine kapılabiliyorsunuz. Bir buhran hikayesi. Cüce olan kahramanımızın yaşadığı iç sıkıntıları anlatılmış. Akranlarıyla yaşadıkları, tedavi süreci, dışlanmışlıkları, içinde bulunduğu ruh hali eskilerden hatırladığı diyaloglarla verilmiş. Ansımalar olaylarla değil konuşmalarla yapılmış. Diğer öykülerinde kullanmadığı bir anlatım şekli denemiş yazar. “Havaalanlarından, uçaklardan, annemin umutlu gözlerinden, yurda dönüşlerden, büyümeyişlerden…” (s.22)

Pasta, bir ensest hikâyesi. Kapalı anlatım yapılmış bir öykü. Baskıcı bir babanın kızı olan Meliha’nın ağzından yazılmış. İki kız kardeşin birbirlerinden sakladıkları ortak kaderleri hissettiriliyor okura. Babasının isteği üzerine memur olmuş Meliha. Ezilmiş bir annenin kızı. Erkeklerden nefret eden kahramanımızın iç dünyasındaki sorunların sebebini en sonda öğreniyoruz. Vurucu etkili kısa öykülerden.

Her Şey Tarih Oluyor, Halil isimli karakterinin sünnet eyleminin hayatına etkilerini konu edinmiş. Sünnet, eyleminin erkekliğin simgesi olarak görülmesi durumu eleştirilmiş. Zira öyküdeki kadın karakterin cinselliği daha özgür yaşadığı vurgulanarak sünnet olayının travmatik yönüne dikkat çekilmiş. Bu durumun yansımalarını Halil’in eşiyle ve diğer kadınlarla ilişkileri gösterilerek verilmeye çalışılmış. “Gece baş ağrım tuttu. Ağrı kesici de kalmamış. Aysun ve Hanım’la aynı yatakta olduğumu hayal ettim bir an, sonra bu edepsiz hayalin sarhoşluğu geçti ama baş ağrım aynen duruyordu. (s/58)

Sonuç olarak Yalçın Tosun kurgu ile gerçeği ustaca harmanlayan böylece yarattığı yazın dünyasında okuru sonuna kadar tutmayı başaran bir yazardır. Öykülerinin her biri toplumsal baskılara, dayatmalara, normlara kafa tutar niteliktedir. Yolu öyküden geçen herkesin tanışması gereken bir isim Tosun. Tanışın. Lafı dolandırmadan yapılmış o yalın anlatıma şahit olmanın hazzını yaşayın.


Ayla Burçin Kahraman

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page