top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Ayla Burçin Kahraman Yazdı- Kör Dövüşü

Ayşen Işık’ın ilk öykü kitabı Kör Dövüşü, Sel Yayıncılık tarafından 2018’de basılmış. Kitap kısa sürede öyküseverlerin dikkatini çekmeyi başarmış olacak ki ikinci baskı yapmış. Henry Miller’in “Hayat sadece yüzeyin altına indiğimizde başlar, çırpınmayı bırakıp batarak gözden kaybolduğumuzda” alıntısıyla başlayan kitap doksan dört sayfa ve on beş öyküden oluşuyor.

Yazarın akıcı dili ve gündelik hayattan seçtiği konuları, öykülerinin kolayca okunmasını ve anlaşılmasını sağlıyor. Yalın kurgular, okurda sinematografik algı oluşturuyor. Yazar, atmosfer betimlemelerinde aşırıya kaçmıyor. Cümleler, sıfatlara ve zarflara boğulmadan oluşturulmuş. Uzun ve kısa cümleler olması gereken kıvamda harmanlanmış. Böylece yorulmadan okuyor, okuduklarınızı anlıyor ve okuma sürecinden keyif alıyorsunuz.

Kitabın tamamında doğrudan aktarım kullanan Işık, kolaycılığa kaçmadan ve tek bir anlatıcıya takılmadan üçüncü ve birinci tekil şahısları başarıyla kullanmış öykülerinde. Ağırlıklı olarak anlatma yolunu seçse de gösterme yaptığı bölümler de yok değil. Daha çok diyaloglar üzerinden yapılmış göstermeler. Bunların dışında öykülerin çok kısa oluşu, duygu aktarımını zirveye taşıyamadan yarım bırakmış diye düşündürüyor. Hatta yazar bazı öykülerinde hikâyeyi öylesine kısa tutmuş ki kim kimdi, neyi niçin yaptı gibi sorular cevap bulamıyor kurguların içinde.

Kitaptan aklımda kalan öykülere kısaca değinmek istiyorum.

Baraka, 3. tekil kişinin ağzından anlatılan bir öykü. İki genç kızın kendilerinden yaşça büyük erkek arkadaşlarıyla buluşmaya gitmeleri anlatılıyor. Orta yaş erkeklerin küçük kızlardan faydalanmaya çalışması klişesi üzerinden ilerlese de kendini okutuyor öykü.

“Kendi yabani sesinin içinde motorun gürültüsünü işitti, çakıl taşlarının üzerinde gıcırdayan tekerleklerin sesini duydu.” (s.25)

Kitaba ismini veren Kör Dövüşü, ilk eşi tarafından ikinci eşine zarar verileceğini düşünen bir kadının duygularını anlatıyor. 3.Tekil şahıs ağzıyla anlatılan bu öyküde yazarın zaman geçişlerindeki yumuşaklığı dikkati çekiyor.

“Karşı tepeleri üzerindeki bulutsuz gökyüzü beyaza dönmeye başlamıştı. Gece kavgasız dövüşsüz usulca çekiliyordu. Bir şeye başlamak, bir şeyi bitirmek insana güç diye söylendi.” (s.35)

Bodrum Bodrum, öykü yazmaya meraklı, üniversite öğrencisi bir delikanlıyı anlatıyor. 1. Tekil kişinin ağzından anlatılan bu öyküde kahraman, ailevi sorunları sebebiyle yaz tatilini memleketinden uzakta geçirmek zorunda kalıyor. Bodrum’da iş bulan anlatıcının, yaşadıklarını öyküye çevirme çabası kaleme alınmış.

“Bir şezlong çekip yıldızların altına uzandım. Gecenin tadını çıkar dedim kendi kendime. Defterimi almaya üşendim. Kafamda günü özetleyen cümleler kurmaya başladım.” (s.46)

Hiç Olmadığımız Kadar, yıllar sonra bir araya gelen iki kız kardeşin öyküsü. Pek çok öykü kitabında okuduğumuz iki kız kardeş kavuşması öykülerine benziyor aslında. Rutin hayatların kırılma noktalarının olabileceğini düşündüren bir suç ortaklığı hikâyesi okuyoruz bu metinde. 1.tekil kişi tarafından anlatılmış ve doğrudan aktarım tekniği kullanılmış.

“Ses tonuyla yeniden dikenli tel çekti aramıza. Eski bir yara sızladı içimde. Ne oldu, neyi var, niye böyle apar topar çıktı geldi, merak ettiğim halde soramadım.” (s.50)

Son olarak Ateş isimli öyküye değineceğim. Okurken zihnimde oluşan soru işaretlerine cevap bulamadığım bu öykü, yarım kalmış ya da aceleye gelmiş hissi uyandırdı bende. Zira bir ceset yakma olayını okuduğumuz bu öyküde ölen kim, öldüren kim, anlatan kim sorularının cevabı yok.

“Dağ başında, doğduğu köydeyiz. Battaniyeye sarılı cesedi kamyonetin kasasında. Karın boşluğumda koca bir oyuk var sanki, midem bulanıyor. Aralık camlardan sızan rüzgâr iliğime işliyor, sıtmaya tutulmuş gibi titriyorum.”

Toparlayacak olursam Kör Dövüşü, ilk kitap olmasının hata kaldırma esnekliğini de kullanarak kendini okutan bir kitaptı benim için.

Ayla Burçin Kahraman

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page