top of page
Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Gönül Ocak

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Yazmaya 2005 yılında Hidayet Karakuş’un atölyesinde başladım. Üç ay kadar devam ettikten sonra orada tanıştığım arkadaşlarımla da her hafta toplanarak yazdıklarımızı kendi aramızda değerlendirmeye başladık. Daha sonra bu çalışmalarımızdan ortak bir kitap çıkardık.


2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, özel bir nedenim var. Öykü, yoğun ve derin bir ifadeyi kısa bir alanda sunma şansı tanıyor. Birkaç sayfa içinde bir dünyanın kapılarını açmak, bir ruh hâlini, bir çatışmayı ya da bir duyguyu net bir şekilde aktarabilmek bana büyüleyici geliyor.

Öykü yazmak kolay bir süreç değil, aksine, kelimeleri özenle seçmek ve anlam yoğunluğu yaratmak açısından oldukça zorlayıcı tabii ki. Ama sanırım asıl keyifli olan da bu zorluk sanki.

 

3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

İlk yayımlanan Son Bakış adlı öykümdü. O zamanlar bilgisayara hâkim değilim, nasıl dosya gönderilir bilmiyorum. Benim adıma göndermesi için bilen, güvendiğim arkadaşıma ilettim, altına da kendimle dalga geçtiğim esprili, bir sürü şey yazmıştım. O da benim gönderdiğim hâliyle dergiye yollamış. Dergi de hiç bakmadan olduğu gibi yayınlamıştı. Ben sevineyim mi, üzüleyim mi iki duygu arasında gelgit yaşamış ama en çok üzülmüştüm. Düşünsenize, mailde yazdıklarım öyküye dahilmiş gibi çıkmış ama ilgisi yok. Ya orada saçma sapan şeyler de yazmış olsaydım?

 

4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Öykülerimi bir dosyada toplama fikri, biriken metinlerimin farklı dönemlerdeki ruh hâllerimi, gözlemlerimi ve düşüncelerimi yansıtmasıyla ortaya çıktı. Hepsi birbirinden farklı konuları ele alıyor ancak bir araya geldiklerinde insanın farklı yüzlerini, içsel yolculuklarını ve zamanın izlerini anlatan bir bütün oluşturuyorlar. Dosyayı hazırlarken, çeşitliliği korumaya ve her öykünün kendi sesini duyurmasına çalıştım.   

 

5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş! Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Evet, bu sürecin başında korkmuştum çünkü birçok arkadaşımın yıllarca beklediğini biliyorum. Dosyanın okunmama olasılığı, uzun süre beklemek ya da yayımlanmama ihtimali zihnimde dönüp durdu. Ancak bu korkuyu aşmanın tek yolunun yazmaya ve çabalamaya devam etmek olduğunu biliyorum. Biraz da sabır işi tabii.

Yayınevlerini de anlıyorum, çok fazla yazan, çok fazla dert, çok fazla dosya var. Ama özellikle büyük yayınevlerinin birkaç editör daha almalarını, insanları aylarca, yıllarca bekletmemelerini de arzu ederim.

6- Çok fazla yayınevi var, yayın evini belirlerken nelere dikkat ettiniz, hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Yayınevini seçerken, öncelikle edebiyatı ve özellikle öykü türünü ne kadar sahiplendiğine dikkat ettim. Dosyamın, yayınevinin yayın politikasıyla uyumlu olması benim için önemliydi. Aynı zamanda yayınevinin yazarlarıyla olan ilişkisi, kitapların okura ulaşma yolları ve profesyonellik düzeyi de seçimimde etkili oldu. Hedefimde birkaç yayınevi vardı, birisi de Metinlerarası Kitap’tı. Ancak dosyamı anlayacağını, hak ettiği özeni göstereceğini düşündüğüm birkaç tanesini seçtim. Sağ olsun Metinlerarası Kitap kısa sürede döndü. Birbirimizi de üzmedik.

 

7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Öykü yazmaya başlayanlara en önemli önerim çok okumaları. Özellikle öykü türünde ustalaşmış yazarların eserlerini dikkatlice incelemelerini öneririm. Yapı, karakter ve dil kullanımındaki detayları gözlemlemek çok öğretici. Çantalarına ise bol bol sabır, gözlem, hayal gücü koymalarını öneririm. Hayatın sıradan anlarına dikkat etmelerini isterim çünkü öykü çoğu zaman o anların içinde saklıdır. Bir gülüş, bir bakış, bir gölge, bir kelime bile öyküye dönüşebilir. Ayrıca yazdıkları şeyin kıymetli olduğunu unutmadan, yazarken kendilerine karşı da dürüst olmalarını, kendi seslerini bulmaya çalışmalarını öneriyorum.

Yazmak yalnızca teknik bir beceri değil, aynı zamanda insanı anlamak ve hayatı yorumlamak için bir araçtır. Ve en önemlisi, yazmaktan keyif alsınlar. Çünkü bu yolculuk sadece bir hedefe ulaşmak değil, aynı zamanda yolda keşfettiklerinizle anlam kazanır.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentáře


bottom of page