1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?
Yazmaya öğrencilik yıllarımda başladım. Günce benzeri notlarla, şiir dizeleriyle, anlık duygu durumlarına dair notlarla, kötü şiirler ve kötü mektup denemeleriyle yazmaya başladım. Sonrasında garip bir heves ve büyük bir cesaretle roman yazmayı denedim. Olmadı. Sanırım bunun nedeni yeterince sabırlı olmamamdı. İşler istediğim gibi gitmeyince abimin teşviki ve verdiği cesaretle öykü yazmaya karar verdim. Yazmak, bildiğiniz gibi daha çok yazarak geliştirilen bir şey. Çok çaba sarf ettim, çok hata yaptım ama pes etmedim. Bazen yıllar önce yazdıklarıma dönüp bakıyorum da, neyse ki bugünkü aklımla onları okumamışım diyorum. Muhtemelen asla yazmazdım. Yazmak emekle, çabayla ortaya çıkan ve istikrarının korunması gereken bir disiplin. İnat ettim, sabırla çalıştım ve sonuçta bir öykü kitabıyla karşınızdayım.
2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?
Özel bir nedeni yoktu aslında. Yazmaya başlayan pek çok yazarın ilk metinlerinin şiir olduğunu biliyorum. Adalet Ağaoğlu, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal aklıma ilk gelenler. Galiba öykü ve şiirin kısa oluşunun payı çok bunda. Fakat yazmaya başlayınca kazın ayağının böyle olmadığı hemen anlaşılıyor. Ben de biraz bu duyguyla başlamıştım yazmaya. Biraz tez canlıyım, roman yazacak kadar sabırlı ve sürdürecek kadar disiplinli olamam diye tuhaf bir kaygıyla öyküye yöneldim. Kısa kısa yazarsam, sonuna hemen ulaşır ve mutlu olurum diye düşündüm. Dediğim gibi bunda metnin kısa oluşunun payı çoktu. Yanılmışım tabii, aksine öykü yazmanın kolay olmadığını anladım zamanla. Toplumca bir şeyi kısaca anlatma kültürümüz yok sanırım. En azından benim yokmuş. İlk öyküm on beş sayfa civarındaydı, silip yeniden yazmış, aylar sonra okuduktan sonra çöpe atmıştım.
3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?
İlk öyküm Mayıs 2021’de Oggito’da yayımlanmıştı. Kendimi basılı bir mecrada görmek çok mutlu etmişti beni. Sevinçten ağladığımı hatırlıyorum. Aileme, arkadaşlarıma yollayıp okuyana kadar darlamıştım. O sevinç, o heyecan çok tatlıydı.
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?
Dosya oluşturma fikri kendiliğinden gelişti açıkçası. Yazdıklarımı bir dosyada toplayayım kaybolmasın, silinmesin diye başladı. Zamanla bazılarını silip yenilerini ekledim, sonra sıralamayı değiştirdim birçok defa. Tematik olarak aile, ayrılıklar, ötekileştirilenler üzerinden ilerledi.
5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?
Sürecin en zor kısmı bu bence. Gözüm korktu kesinlikle, çünkü ortada ciddi bir emek vardı ve bunun heba olmasını istemiyordum. En büyük kaygım metnimin okunmayacak, editoryal bir gözle incelenmeyecek olmasıydı. Her gün maillerimi kontrol ediyor, kabul edilmesi için dua ediyordum. İnsan zamanla biraz da yazdıklarının yabancısı oluyor, çünkü yazdıklarımı çok okumuş, çok çalışmış, çok şey ekleyip silmiştim öykülerimden. Emin olamıyordum bu nedenle, metnime çok yakından bakmanın körlüğünü yaşıyordum çünkü. Nasıl olduysa cesaret edip dosyayı bir yayınevine gönderdim, sonrası anlattığım gibi. . Bekledim, epeyce bir süre sabırla bekledim. Bu benim için bir yerde iyi de oldu. Edebiyatın bana öğrettiği en değerli şeylerden biri sabretmek oldu. Yukarıda yazmanın yazarak geliştirilen bir şey olduğunu söyledim, yazının kendisinin satır satır terbiye edildiği gibi yazanı da aynı şekilde terbiye eden bir şey bu. Beklemekten payıma bu kıymetli şey kaldı.
6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?
Everest Yayınları dosyamı gönderdiğim ilk yayınevi oldu, aynı anda başka bir yayınevine göndermemi salık veren arkadaşlarım oldu ama bunu yapmadım. Şöyle bir beklentim vardı, editör metnime bakacak, reddedecekse gerekçesini yazacak, ben de metnimi tekrar gözden geçirip başka bir yayınevine gönderecektim. Doğrusunu söylemek gerekirse reddedilirsem aklımda bu düşünceyle dosyamı göndereceğim birkaç yayınevi daha vardı. Dosyamı yollayıp bana bir cevap vermelerini bekledim. İlk günden dosyamın yayımlanmaya değer görüldüğüne dair mesaj aldığım son güne kadar hemen hemen her gün sabırla maillerimi kontrol ettim. Yayımlanmaya değer görülmek, özellikle kitaplığımda pek çok kitabı olan bir yayınevinden kitabımın çıkması çok kıymetli benim için.
7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?
Okumak. Okumadan iyi yazmak mümkün değil maalesef. Yol uzun, yol güzel, fakat sabır ve emek isteyen bir süreç. Bıkmadan, usanmadan, pes etmeden devam etmeleri gerekiyor. Yazmak istikrar ve disiplin isteyen bire şey, çok önemli bu nedenle. Dergileri, edebiyat sitelerini mümkün olduğunca takip edip oralardan beslenilmelidirler. Hem klasikler hem de çağdaş edebiyatı takip etmeleri bu meşakkatli yolculuk için çok önemli diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim.
Komentar