top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Orhan Murat Bahtiyar

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Sanıyorum yazmayı öğrendiğim zaman. O zamanlar kardeşim yeni doğmuştu ve izlediğim çizgi filmlerden sevdiğim hikâyeleri, kendimce değiştirerek tekrar yazıp ona okurdum. Daha sonra edebi anlamda öykü yazmaya ise üniversiteden mezun olduğum dönemde başladım. Hayata dair sorularımın arttığı ve anlayamadığım, anlamlandıramadığım şeylerin beni iyice rahatsız etmeye başladığı dönemdi.


2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Dar bir mekâna ve zamana sıkışmış hikâyelerin insanın ilkel doğasını anlamam için daha uygun olduğunu düşünüyorum. Belki biraz da tembellik… Diğer türler daha disiplinli bir çalışma gerektiriyor bana sorarsanız. Öyküde ise başka hayatlara girip çıkmakta daha özgürsünüz. Bir de edebi anlamda neler yapabileceğinizi görmeniz için iyi bir tür öykü. Her öykümde başka anlatım biçimleri, teknikler deniyor farklı zaman ve mekânlara gidebiliyorum. Bunun da kendimi yazma biçimimi keşfetmemde önemli bir payı olduğunu söyleyebilirim.


3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

Bir arkadaşımın editörü olduğu dergide yayımlanmıştı. Çok sevindiğimi ve cebimdeki tüm parayı o sayıdan almak için harcadığımı hatırlıyorum. Cebimdeki tüm para derken liseli bir öğrencinin haftalık harçlığından bahsediyorum :) Sonra uzun bir süre hiçbir öyküm yayımlanmadı. Çünkü genel olarak dergilere mesafeliyim. Birçoğu genç yazarlara cevap vermeye dahi tenezzül etmeyen, yazara bir kahve parasını bile çok gören kurumlar. Üzgünüm… O nedenle teklif gelmedikçe yazdıklarımı neredeyse hiçbir yere göndermedim.


4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Oylum Yılmaz ve Litera Edebiyat… Bir atölyede Oylum Yılmaz’la denk geldik ve bana “Burada bir şey var,” dedi. Bir dosyam olup olmadığını sordu. O zaman heyecanlanıp yazdıklarımı toparlamaya karar verdim. Tabii üstünden çok geçtik, pek çok şey değişti. Belirli bir temayı özellikle belirlemedim ancak şimdi dönüp baktığımda kendini var etmeye ve hayatı anlamaya çalışan insanları görüyorum kitapta daha çok. Aslına bakarsanız tüm edebi eserler gibi ölüm ve yaşam - gerçek bir yaşam - arasında gidip gelen öyküler bunlar.


5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Bunların bir kısmını yaşadım maalesef. Okunmayan dosyalar, okusalar bile üstünkörü yorum yapan editörler, her ay yayın tarihini bir sonraki aya atan yayınevleri… Bu nedenlerden dolayı bir buçuk yıl kaybettikten sonra yayınevi değiştirmek zorunda kaldım. Ama Doğan Kitap dosyamı gönderdikten birkaç gün sonra kitabın yayımlanacağını söyledi, şanslıydım; bekleme sürecim ilk kitabını bastırmaya çalışan diğer yazarlara göre çok daha kısa sürdü. O nedenle gözümü korkuttu diyemem ancak genel olarak yayıncıların yeni yazarlara yönelik takındığı tutuma üzüldüğümü söyleyebilirim.

6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Evet. Doğan Kitap, İletişim veya Can Yayınları’ndan çıksın istiyordum. Yolum önce Can Yayınları ile kesişti. Ancak editörümle edebiyata ve hayata bakış açımız pek tutmadı. Yayın tarihiyle ilgili de ertelemeler olunca sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldım ve Doğan Kitap’a geçtim. Yeni bir yazar olarak aradığım şey bir yayınevinden daha çok edebi bir yol arkadaşlığıydı aslında. Sizi eleştirecek ancak bunu yaparken öylesine yapmayacak birileri; size yol gösterecek ve güveneceğiniz bir yayınevi… Bu açıdan Doğan Kitap’ta çok mutluyum ve şanslı olduğumu düşünüyorum. Yeri gelmişken Yayın Direktörü Cem Erciyes’e, Sema Çubukçu’ya ve editörüm Sibel Oral’a tekrar teşekkür etmek isterim.


7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Tek bir tür veya yazara saplanıp kalmamalarını önerebilirim. Özellikle sevmedikleri türlerde de okuma yapmaları. Bir de mümkün olursa senaryo eğitimi almaları. Senaryo yazmak çok daha teknik bir iş ancak kurgu ve karakter yaratmak açısından zihin açıcı ve yol gösterici olduğunu düşünüyorum. Son olarak da yukarıdakiler dâhil hiçbir öneriyi mutlak doğru kabul etmemeleri, yazarken kimseyi dinlememeleri… Her eser bir gün bir şekilde okurunu buluyor çünkü.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page