1- Öykü yazmaya ilk ne zaman, nasıl başladınız?
Okumak kadar yazmaya da hevesli bir çocuktum. Öyküler, şiirler yazar hatta bunları kitapçıklar haline getirirdim. Kendimce yazarlık oyunu oynardım. Lisede öykü denemelerim olsa da hiçbiri hoşuma gitmiyordu. Üniversiteye başladığımda bu denemeleri de bir kenara bıraktım ve sadece duygularımı, düşüncelerimi, gözlemlerimi not ettiğim defterler tuttum. Bir süre sonra tüm bunları derli toplu bir şekilde ifade etmek için form ihtiyacı duyduğumu anlayınca tekrar öykü yazmaya başladım.
2- Tür olarak neden öykü?
Bir okur olarak en sevdiğim, beni en çok mutlu eden tür olmasının yanı sıra yazarken de kendimi en mutlu ve özgür hissettiğim tür olduğu için öyküyü seçtim.
3- Öykünüz ilk ne zaman ve nerede yayımlandı?
İlk öyküm 2018’de Öykülem’in sonbahar sayısında yayımlandı. Adı Rüya Gören Kum Saatleri ve şu anda Gör İhtarı’nın dördüncü öyküsü. İlkim olması ve yaşattığı duygular sebebiyle benim için çok özel bir yeri var.
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikriniz nasıl oluştu?
Başlangıçtan itibaren öykülerimi bilgisayarımdaki “Öykü Dosyam” adlı bir klasörde biriktiriyordum. Bu klasördeki öykülerin çoğunluğunun bir bütünlük içinde olduğunu fark etmem ve bütünlüğün içime sinmesiyle ise Gör İhtarı’na giden yola çıktım.
5- Yayınevini neye göre belirlediniz?
Everest uzun süredir takip ettiğim, yeni yayımladığı her eseri incelediğim bir yayınevi olduğu için listemin en başındaydı.
6- Yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir?
Yeni başlayanlara bol bol okumalarını, yazarken otosansür uygulamamalarını ve yazdıklarının üzerinde çalışır, düzeltmeler yaparken onların yazarı olduklarını unutup bir okur gözüyle yaklaşmalarını tavsiye ederim.