top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Ali Nurdoğan

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Edebiyata ilgim Kabataş Erkek Lisesi yıllarına uzanır; fakat o dönem daha çok şiir yazardım. İçime tam anlamıyla sinen ilk öykümü 2020 yılında yazdım. Uzun süredir aklımda olan bir hikâyeydi ve beni epey uğraştırmıştı. Ondan önceki yazdıklarım daha çok aldığım notlardan ibaretti. Öykü yazmaya başladıktan sonra okumalarım da giderek öykü türüne yöneldi ve öyküde ısrar ettim.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu, kişiden kişiye cevabı değişebilecek bir soru elbette. Öykünün nasıl tanımlandığı da öyle. Anlatmak istediklerime uygun bir tür olduğu için öyküye yöneldiğimi düşünüyorum. Fikrimce kısa yazmak büyük bir yoğunluk ve özen istiyor. Konu ya da fikir ne kadar iyi olursa olsun bu kısım eksik kaldığında öykünün kendini okutması zorlaşıyor.


3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

2020 yazıydı. Birçok değişimin içinden geçtiğim hayatımın zor bir dönemiydi. Oggito’ya gönderdim ve yayımlandığında çok şaşırmıştım. Yazdıklarımın iyi olduğunu düşünüyordum ama nedense gönderirken beklentisizdim. Yayımlandıktan sonra cesaretim de ciddiyetim de arttı ve beni daha düzenli yazmaya teşvik etti diyebilirim.


4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Çeşitli öykülerim yayımlandıktan sonra aslında dosyanın kendisi oluşmaya başladı; fakat noktayı koymak zordu ve sürekli güncelliyordum. Sürecin kendisi uzun ve dinamik. Böyle olması da doğal tabii. Öykülerde yalnızlık teması öne çıksa da belli bir tema üzerinden ilerlemedim. Bu da biraz yaşadığımız çağa içkin diye düşünüyorum. Kitaptaki öyküler birbirinden bağımsız fakat okurun öyküler arasında kurabileceği bağlantılar bulunduğunu da düşünüyorum.


5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Buna katılıyorum. Çoğu yayınevinden sağlıklı bir dönüş alınmıyor fakat süreç gözümü korkutmadı. Ülke genelindeki sorunlardan edebiyat dünyası da bağımsız değil. Bununla birlikte yazdıklarımın kitap olarak yayımlanması için aceleci değildim. Zaten İshak Edebiyat da dahil çeşitli platformlarda öykülerim yayımlanıyordu. Hem Yazı-Yorum hem de Mahal Edebiyat’ın düzenlediği yarışmalarda dereceye girerek öykü seçkisi kitaplarında yer almıştım. Ayrıca öykülerim bağımsız bir kitap olarak yayımlanmayı hak ediyorsa eninde sonunda yayımlanır diye düşünüyordum sanırım. Bu düşünce yapısı beni aceleci olmaktan uzaklaştırıyordu.

6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Bir yayınevi hedeflemedim; fakat kriterim dosyama özen gösterilmesi ve dürüst olmalarıydı. RomanokuYayınevi’nin özellikle “Vasata inat, yaşasın edebiyat” sloganı dikkatimi çekmişti ve bir süredir yaptıkları işleri takip ediyordum. Dosyama dönüş yaptıklarında da mutlu oldum.


7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Bu konuda bir otorite olduğumu düşünmüyorum, yolun başındayım. Kendimce önerebileceklerimin başında, yazmanın inceliklerine ve teknik yönüne dair yayımlanmış çok sayıda kitabı okumak geldiğini düşünüyorum. Yazarın bir veya iki yabancı dili öğrenmesi ve çağdaşlarını mümkün olduğunca özgün dilinden okumaya çalışması gerektiğini düşünüyorum. Son olarak ise yazarın yaşadığı çağa, toplumsal koşullara ve çevresindeki insanlara dikkat kesilmesi gerektiğini düşünüyorum. Netice itibarıyla hikâye her durumda karşımıza çıkabiliyor.

Bu zamana kadar birçok öyküme yer veren İshak Edebiyat ailesine teşekkür ediyorum.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page