top of page
Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Mustafa Bostan- Yaratıcı Öykü Okumaları 6- Yalçın Tosun’un “Pembe Yuvarlak” Öyküsü

Yalçın Tosun öyküsü ilk kitaptan son kitaba daima kendi çizgisinde ilerlemiştir. Gündemin nabzını tutan, kıyıda köşede kalmış ve ötekileştirilmiş karakterlerin hayatlarına ışık tutmuş, bunları yaparken de sanattan ödün vermemiştir. O, öykülerinde ele aldığı kahramanların hayatlarını anlatarak hem o hayatlara dokunur; ancak müdahale etmediği ve taraf tutmadığı için de aynı zamanda o hayatlara dokunmaz. Tosun’un öykü kahramanları tedirgin, huzursuz, devam etmekle etmemek arasında bocalayan ve daima anlaşılmamış karakterlerdir. Hayatlarında bazen eşlerinden bazen de anne-babalarından bile sakladığı gizleri vardır.

“Pembe Yuvarlak” öyküsü, yazarın dördüncü öykü kitabı olan Bir Nedene Sunuldum’da yer alır. Öyküde küçük bir erkek çocuğunun yaşamından bir kesit anlatılmaktadır. Babası ölmüş, annesi ise dul ve çocuklu kalmanın psikolojisinde ezilmiş ve onu terk ederek kendi hayatını yaşama yolunu seçmiştir. Küçük çocuk babaannesi ve henüz evlenmemiş, bir işe yaramayan, kültürsüz ve baskıcı olan amcasıyla yaşamaktadır. Çocuğun amcası bir anda yetim ve öksüz kalan yeğenine karşı bir sorumluluk hissetmekte, ancak bu sorumluluğu alamadığı için de ondan hoşlanmadığını söylemese bile bu durumu hal ve hareketleriyle sık sık belli etmektedir. Öykünün ana düzlemi çocuğun kendini keşfettiği “o ân”dır. Tıpkı Bilge Karasu’nun günlüklerinde bahsettiği gibi bir ân yaşanır.

“Eşcinsel “olunmaz”. Olunmuyor. Uyanıldığı zaman eşcinsel olunmuştur.

Akşamdan sabaha saçı ağaranların öyküsü sık sık anlatılırdı eskiden. Kitaplarda, odalarda, günlerin ardı sıra sürüklenen anılarda. Şimdilerde pek rastlanmıyor olsa gerek böyle olaylara.

O saçı ağaran kimseler, saçlarının ağarışını görmez, seyretmez, izlemezdi herhalde. Saçlar ağarırdı ya, tel tel, milim milim, ağardığının, ağarmış olduğunun farkına varılıverirdi sabah, gün ağaranda, aynaya bakıldıkta; birilerinin gözü ansızın kamaştıkta.

Eşcinsel olunduğunun da farkına varılabilir bir gün. Oluşumun değil, olunduğunun.” (s. 84)

O sabah, o denizden nefret ettiği halde denize gitmek zorunda olduğu; hani eskimiş pantolonunu keserek kendisine yaptığı kort-şortu giydiği; amcasının bu şortu giymesin diye elinden geleni yaptığı ancak babaannesinden aldığı destekle ve inadının gücüyle yine de şortunu çıkarmadığı o sabah, çocuğun kendinde olanları fark edeceği o sabahtır.

Öykünün kırılma anı olan o sabaha dönmeden önce eşcinselliğin gelişimi ve benlik kavramları üzerine geliştirilen modeller ve bu modeller arasında Richard R. Troiden’in “Eşcinsel Kimlik Gelişimi Modeli”ni açıklamak yerinde olacaktır. Eşcinsellik üzerine araştırma yapan çoğu bilim insanı bu durumun belli aşamalarla ve belli bir düzlem çizgisinde geliştiğini düşünmüştür. Ancak Troiden o düşüncelerin aksine her insanın farklı olduğu gerçeğini de göz önünde tutarak her aşamanın her insanda aynı sürede ve aynı etkide gerçekleşmeyeceğini ifade etmiştir. Troiden’in geliştirmiş olduğu bu eşcinsel kimlik gelişimi modeli dört aşamadan oluşmaktadır.

Birinci Aşama: Duyarlılaşma

Troiden, bu aşama için ergenlik döneminin yaşanması en muhtemel dönem olduğunu belirtmiştir. “Pembe Yuvarlak” öyküsündeki çocuk da tam ergenlik dönemine girme evresindedir. Bu durum özellikle ilk cümlede belli edilmiştir: “Çocukluğa veda ettiğim zamanlardı ve denizden çok korkardım.” (s. 50) Ergenlik dönemindeki çocuklar çevresinde değişen akranlarının farkındadırlar ancak tam olarak anlamlandıramadıkları veya tanımlayamadıkları bazı durumlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çoğu eşcinsel çocuk bu aşamada hemcins akranlarının davranışlarını gözlemleyerek kendilerindeki farklılığı kanıksamaya başlamaktadırlar. Öyküdeki çocukta da aynı durum yaşanmıştır. O, erken ergenliğe giren arkadaşlarının kızlara bakışlarındaki farklılığı net olarak fark edebilmiştir, ancak o kızlarda o bakışı görememektedir. “Buna benzer bakışları, derin iç ve of çekişleri, sınıftaki bazı oğlanlarda da yakalıyordum bazen; erken gelişmiş, bu yüzden öteki çocukları küçümseyen oğlanlarda. O bakışlar en çok, beden eğitimi derslerinde voleybol oynayan kızların üzerinde dolanırdı.” (s. 53) Kendinde bir farklılık olduğunu sezinler ancak ne olduğunun bilincinde değildir. “Bir bilmeceyi çözmek istercesine dikkat kesilir, onların baktığı tarafa bakar, bir süre sonra sıkılırdım.” (s. 53) Bu durumun geçici olduğunu, zamanı geldiğinde kendisinin de o erkeklerin kızlarda gördüğü şeyi görebileceğini düşünür. “Bir gün gelecek, onların gördüklerini sen de göreceksin derdim içimden.” (s. 53)

İkinci Aşama: Kimlik Karmaşası

Bu aşamada ergenlik süreciyle birlikte bir tanımlama başlamaktadır. Farklılık duyumsanmıştır ve anlamlandırma çabalarına girilmiştir. Öyküde anlatılan çocuk henüz bu aşamanın başlangıcındadır. O sabah amcasıyla denize gitmek zorundadır ve amcasının arkadaşı Hüseyin de vardır. Sahile yaklaştıklarında amcası ve Hüseyin’in bir kadının arkasından bakakaldıklarına şahit olan çocuk bu bakışı anlamlandıramaz, çünkü kendisi onları etkileyen şeyi bir türlü görememiştir. Sahilde kendilerine yer bakınırken Hüseyin mayosunu giymek için durmuştur. Havluyu beline bağlayarak önce pantolonunu ve iç çamaşırını çıkarmış, sonra da havlunun düşmemesine özen göstererek mayosunu giymeye çalışmıştır. Bu esnada çocuk Hüseyin’i dikkatle izlemektedir. “Üzerindeki tişörtü çıkardı önce. Yapılı vücudu sık, kıvırcık kıllarla kaplıydı. Saçları olmadığından vücudundaki bunca kılı yadırgadım. Şimdi evcil bir hayvandan çok yabanıl bir hayvana dönüşüyordu içimde. Sonra pantolonunu –evet, o sıcakta ikisi de pantolon giyiyordu- çıkarmak için beline bir havlu sardı. Anımsıyorum, üstünde yeşil palmiyeler olan turuncu bir havlu.” (s. 53) Çocuk, kendisi için o ânı en ince ayrıntısına hatırlamakta ve en küçük detayı bile atlamadan anlatmaktadır. “Sonra çıkardıklarını poşete koydu ve beline gevşekçe bağladığı havluyu düşürmemeyi başararak mayoyu hızla geçirdi bacaklarının arasından.” (s. 53) Hüseyin için kısacık bir zaman diliminde gerçekleşen bu olay çocuk için çok uzun sürmüştür. O, Hüseyin’in çıplak vücudundaki her ayrıntıyı izlemiştir. Hüseyin’in havluyu belinden çıkarması “o an”ın geldiğinin ilk işareti olmuştur. “O an aceleyle giyilmiş mayosunun kenarından fırlamış bir pembe yuvarlak takıldı gözüme. Dünyaya –belki de bana- nanik yaparcasına gergin, sıkışmış ve rahatsız, durup duruyordu orada.” (s. 54) Çocuk o andan itibaren bambaşka bir dünyanın varlığını ve kendisinin de o dünyaya ait olduğunu kanıksamıştır. Mayonun arasından fırlayan o pembe yuvarlak, anlamlandırma karmaşası içinde kalan çocuk için bir kapı aralamıştır. Bunu kendisi de itiraf etmektedir çünkü o pembe yuvarlağı kendisine başka bir dünyanın varlığını haber veren bir ulak olarak nitelendirmektedir. “Sıkılgan ve masum, nasıl oluyorsa bir yönüyle de cüretkâr, başka bir dünyayı bağırıyordu.” (s. 54)

Üçüncü Aşama: Kimlik Edinme

Kimlik karmaşası çoğu zaman sancılı bir şekilde yaşanmaktadır. Troiden bu karmaşaları inkâr etme, kabullenmeme, tam tersi davranma, araştırma veya ılımlı kabulleniş şeklinde yaşandığını belirtmiştir. Üçüncü aşamada genelde ergenliğin bitişine yakın bir evrede başlamaktadır. Kendiyle barışma ve kabulleniş bu aşamada yaşanmaktadır. “Pembe Yuvarlak” öyküsünde anlatıcı olayları yaşayan çocuktur ve hatıralarını anlatmaktadır. Yani bu hatıralarını yazarken büyümüştür ve kendi kendinin farkındadır. Ayrıca kimlik edinme aşamasını sağlıklı bir şekilde geçirmiştir. Yazdıklarının sonunda bu anlaşılmaktadır. “Damarlarımdaki kan, her zamankinden hızlı ve sıcacık akıyor, kalbim de bu hıza ayak uydurmaya çalışıyordu. Hepsi birden, o günün geldiğini söylüyordu sanki. Uzun zamandır beklediğim o günün, nihayet ve hiç beklenmedik bir anda geldiğini söylüyordu.” (s. 54)

Dördüncü Aşama: Kimliği Üstlenme

Troiden’in modelinde son aşama kendi kendinin farkında olarak eşcinselliği yaşamın her yerinde benimsemedir. Öyküde çocuğun yaşadığı bu aşama yer almamaktır. Yalçın Tosun çocuğun bu hatıralarını yazarken ki halinden bahsetmemiş, işi okura bırakmıştır. Öykünün başında anlatıcı çocuk eşcinsel olduğuna dair ilk sinyalleri vermiştir. Kızlardan hoşlanmadığını, onlarla oynamak istemediğini açık açık belirtmiş, diğer erkeklerin (sınıf arkadaşlarının, amcasının ve amcasının arkadaşının) kadınlarda gördüğü şeyi görememesi ve kot pantolonundan kesip yaptığı süslü şort, öykünün sonundaki o bir âna yavaş yavaş götürmüştür. Çocuk hatıralarını anlatırken herhangi bir heteroseksist övgü veya homofobik bir anlatıma başvurmamış, aksine yaşadığı o ânı en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır. Bu da Yalçın Tosun’un anlatmadığı dördüncü aşamanın sağlıklı bir şekilde yaşandığı ve çocuğun eşcinsel kimliğini hayatının her ânında benimsediğinin göstergesidir.


Not: “Pembe Yuvarlak” öyküsünden yapılan tüm alıntılar Yalçın Tosun, Bir Nedene Sunuldum, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2019 künyeli kitaptan alınmıştır.

Not: Bilge Karasu’dan yapılan alıntı Bilge Karasu, Öteki Metinler, Metis Yayınları, İstanbul 1999 künyeli kitaptan yapılmıştır.

Not: Richard R. Troiden’in Eşcinsel Kimlik Gelişimi için R. R. Troiden, “The Formation of Homosexual Identites, Journal of Homosexuality, 1989, s. 43-73. Aktaran ve Richard R. Troiden’in “Eşcinsel Kimlik Gelişimi Modeli” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gizem Akcan, Erkek Eşcinsellerde Benlik Kavramının Netliği ve Mutlak Gerçek İhtiyacı Değişkenleri ile Problem Çözme ve Stres Belirtileri Değişkenleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, İstanbul Arel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2017.


Mustafa Bostan

0 yorum

Opmerkingen


bottom of page