top of page

İshak İlk Kitap Soruşturması- Elif Ertuğrul Türa

  • Yazarın fotoğrafı: İshakEdebiyat
    İshakEdebiyat
  • 21 Mar
  • 2 dakikada okunur

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Çocukluğumdan beri iyi bir okuyucu olmayı önemsedim. Yazmayı da hep hayal ediyordum. İlk öykümü üniversite yıllarında yazdım.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Öykü çocukluk yıllarımdan bu yana çok severek okuduğum bir edebi tür. Kısa olmasına rağmen heykeltraş titizliği ile yontulmuş, yoğun ve çarpıcı kurgu metinler her zaman beni etkilemiştir. İyi yaratılmış bir kurgunun içinde derinlik verilmiş karakterler, güçlü sahnelemeler insanı fiziken bulunduğu yerden ayrı bir yere taşıyabilir. Bunu yapabilen öykülere hep hayranlık duydum. Sanırım bu yüzden öyküyü seçtim. Kısa bir metin olması pek çok kişiye öykü yazmanın kolay olduğunu düşündürebilir. Fakat pek çok iş gibi öykü yazmanın da kendi içinde bir matematiği var diyebilirim. Bu matematik de kurgu, karakter, sahneleme ve teknik ile oluşturulabilen, hiç de kolay olmayan, yoğun emek isteyen bir iş.

3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

İlk öyküm ne yazık ki bugün yayın dünyasında olmayan bir fanzinde yayımlanmıştı. Öykümü beğendiklerini ve yayımlayacaklarını söylediklerinde çok mutlu olmuştum. Dergiyi elime alıp öykümü okuduğumda ayaklarım yerden kesilmişti ve günlerce markette, otobüste, sokakta, her yerde gizleyemediğim bir gülümsemeyle dolaşmıştım. Muhtemelen binlerce kişi deli olduğumu düşünmüş olabilir ama ben yürümediğimi, uçarak dolaştığımı hissetmiştim. Bu dergi hâlâ kitaplığımda durur. Zaman zaman sararmış sayfaları açıp koklarım.

4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Başlangıçta böyle bir fikrim yoktu. Ancak öykü yazmaya devam ettikçe dosyam oluşmaya başladı. Öykülerimin ortak bir teması yok. Fakat hepsi sıradan insanın kendini var etme çabasından, kırılma noktalarından, çıkış yolu ararken çoğu zaman içinde kaybolduğu ruh hallerinden bahsediyor diyebilirim. Yalnızlık, yabancılaşma ve bu duyguların getirdiği mutsuzluk yer yer hissediliyor. Ama bir yerlerde üzeri örtülü bir umut da var.

5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Kesinlikle katılıyorum size. Kitap yayımlama oldukça uzun ve meşakkatli bir yolculuk oldu benim için de. Bin bir emekle oluşturduğumuz dosyanın okunmama ihtimali ne yazık ki var. Ancak bunun olup olmayacağını da dosyamızı göndermeden bilemeyiz. Buna cesaret etmekle kaybedeceğimiz bir şey olmadığını düşünüyorum.

6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Aklımda bazı yayınevleri vardı. Daha çok yayımladıkları eserlere ve yayınevi olarak portföy seçimlerine bakmak bana akılcı geldi. Farklı yayınevlerine dair bilgimi artırırken çok değerli bulduğum görüşler de aldım. Bu önemli kararı verirken düşüncelerimizi görüşlerine değer verdiğimiz kişilerle de gözden geçirmenin önemli olduğu kanısındayım.

7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Kendimi öneriler verebilecek bir konumda hissetmiyorum açıkçası. Sanırım her şeyden önce iyi bir okur olmak için azami çaba sarf etmek ve bunu yemek içmek kadar doğal görmek gerekiyor. Hayatın koşuşturması içinde bu çok kolay görünmeyebilir ama edebiyat dünyasında iz bırakmış tüm yazarların yazmadan önce kendilerini has edebiyatla besledikleri bilinen bir gerçek. Tabii biraz gözlem yeteneği, hayal gücü ve empati de işin içine girerse iyi bir öyküye lezzet katar.

Commentaires


bottom of page