Kâğıt toplayıcısının karısı olmak ne demek bilir misiniz siz? Hiç sanmıyorum. Düşmanıma vermesin, çok zor. Ben istemez miydim benim kocam da inşaatlarda usta olsun, sanayide dükkânı olsun, ya da fabrikalarda işçi olsun. Olmadı işte, benim kocam ola ola çöpçü oldu. Yok, yahu çöpçü de değil, o da olsa iyi. En azından çöpçüler büyük arabalara binerler, renkli yanarlı dönerli üniformaları vardır. Çalışma saatleri mesaileri vardır. Bir isimleri şanları şerefleri vardır. Bizim Veysel o bile değil. Ben derdime yanayım.
Şimdi hiç boşuna beğenmiyorsan evlenmeseydin cart curt demeyin. Bilip bilmeden konuşmak kolay vallahi. İşin aslı henüz ben de bilmiyorum. Yazar hanım tıkanıklığını çözerse bir neden bulur elbet. Bir çay içsin hele. Yok, yorgunmuş, yok uykudan yeni uyanmış. Şunun kaprisi de kimse de yok vallahi. Gören de ülkeyi bu yönetiyor sanır. Eli konu bir öğretmen işte. Sene sonuymuşmuş, işler güçler çokmuş. Benim suçum ne yahu şurada kendi öncesini sonrasını bilmeyen bir karakter yapıp bıraktın beni. Bana ne canım. Bana ne? Lavabo açıcı mı kullanırsın, plastik leğenle mi pompalarsın bilmem, aç şu tıkanıklığı. Bizim de işimiz gücümüz var değil mi? Var mı? Onu bile bilmiyorum.
Var var, bir bırakmadın ağız tadıyla çay içelim. Vır vır vır. Ya bu egoyla sen nasıl kâğıt toplayıcısının karısı olacaksın bilmem. Bir bekle, bir dur. Bulacağım elbet bir şeyler. Bazen olur bize böyle. Başı gelir sonu yok, sonu gelir başı yok. Aslında ben sana güzellikler düşünmüştüm ya bu sabırsızlığının cezasını çek bakalım hanımefendi. Al sana devam.
Ne diyordum. Hah Veysel. Bu bizim Veysel hoş gençliğinde böyle değildi. Berber çırağıdır deyip aldım bunu ben. Daha doğrusu babam verdi. Git kızım dedi. Berberlik iyi meslektir. Sermaye yok, girdisi çıktısı yok. El emeği ile temiz para. Şampuan su masrafından bir şey çıkmaz. Kirayı çık kazandığın hep senin. Hem çoluk çocuğun saç masrafı da olmaz. Senin saçlarını da evde yapar. Bizimkileri de yapar. Bak bundan iyisini bulamazsın. Kandım. E boyu posu da fena değildi. Yavuklum Osman’a dedim ben evleniyorum. O da tamam dedi. Ulan tamam denir mi? Meğer o da bekler dururmuş bir bahane olsa da kurtarsam bundan diye. O bahaneyi buldu, ben belamı.
Allah belamı versin bunlar başıma geleceğini bilseydim gene de gider o sümsük Osman’a varırdım. Onun karısı şimdi benim üst katımdan sofra bezi silkeliyor. Osman mı, yok yahu o hapiste. Bıçaklamaya mı karışmış ne. Ne güzel düşünsenize, kocan var ama yok. Ne evde kaldın dedikodusu var, ne başında aslan kesilen herifin. Ye parasını gez. O da sürünsün içerde. Bizim Veysel? Geldim geldim sadede. Uzatmayı da sevmem de laf lafı açıyor işte. Bizim Veysel evlenene kadar çalıştı berberde. Evlendik, az mola vereyim dedi. Ya nere mola veriyorsun, sanki öğretmen yaz tatili yapacak. Tüm yaz evde benle oynaştı durdu. Boşa dememişler zengin parasıyla fakir karısıyla diye. Eh gençlik benim de hoşuma gitmedi değil. Bu Veysel elime üç kızı karnıma oğlanı verinceye kadar oynaştı durdu evde. Neyle geçindiniz diyeceksiniz, kaynanamın dul maaşıyla. Şirret kadın baktı bunlar böyle çoğalmaya devam edecekler kendi kaçtı. Nereye mi? Mezara nereye olacak. Bir sabah kalktım nalları dikmiş bu. Ulan nasıl bir duygu anlatamam. Sevinsem mi üzülsem mi? Cadalozdan kurtardın diyor bir yanım, diğer yanın şimdi siz ne halt edeceksiniz diyor. Konu komşu sağ olsun toplaşıp cenaze işlerini hallettiler. Osman da dışarda o vakitler. O da arabayı belediyeyi ayarladı. Belediye de tanıdığı varmış meğer. Bak bizim Osman’a. Ee ne diyorduk kaynanam kabre girdi bizim herif depresyona. Yok, ben anamsız ne ederim. Yok, benim başımın tacıydı. Yav ananın yüzüne mi baktığın vardı. Elin iki cebinde (kaynanamın cebinde yani) geziyordun işte. Şimdi dımdızlak kaldı bizimki. Elinden hiçbir iş de gelmez. Berberlik desen yıllar öncesinde kalmış. Çocukların kafasını sıfıra bile vurmaya beceremez. Meğer berberde buna anca süpürge işini öğretebilmişler, hiç sandalye başına bile geçmemiş. Konuşmalara baksan tüm artistlerin saç modelini yaparmış zamanında. Ya bu Veysel yalancılığı anasından almış da ömrünü de babasından alsa bari. Beddua değil ya. Onun hayatı hayat değil. Gecesi yok gündüzü yok, yeri yok yurdu yok, adı yok sanı yok. Soranı takanı yok. Bizim çocuklar bile sallamaz babasını. Ya bir git baba, bir berber bile olamamışsın diyorlar. Haklı çocuklar. Kâğıt toplayıcısının çocuğu olmayı kim ister? Allah düşmanımın başına vermesin.
Ya gene laf lafı açtı bak görüyor musun? Bizimki girdi depresyona çıkamaz. Benim karnım iyice şişince bir hastaneye gitmek icap eder. E hangi parayla. Oğlan mı kız mı diye de merak ediyor bizimki. Benim de hamilelikten mi ne çenem açıldı susmam. Bizimki bir gün çıktı o girdiği yerden. Çıktı gitti. Kahvede bir adam görmüş, bir iş var iyi para var demiş. Almış götürmüş bizimkini birkaç kez. Vermiş eline koca arabayı, mahalle mahalle gez nerde karton var, nerde kâğıt var topla demiş. Kendi yapmışmış şimdiye kadar, artık arabaları üçe çıkarmış. İşveren olacakmış. Bunlar -Veysel ve onun gibi iki zavallı daha- kazandığının yarısını buna vereceklermiş. Başka çare mi var. Kabul etmişler. O gün bugündür bizimki her sabah kutsal bir işe gider gibi kirli elbiselerini özenle giyer, yırtık ayakkabılarını çekip arabasını sürer. Ne araba ama. Bizimki bir fiyakayla gidiyor, sanırsın üstünde smokin, limuzine binmiş bir iş adamı. Tüm havası o arabayı satın almak. Karın yüzde ellisini Osman’a vermemek. Evet ya, kahvedeki adam Osman’mış meğer. Bizi kendi evlerinin bodrumunda da oturttu. Sağ olsun. Arada beni ziyaret etmekten başka bir talebi de olmadı. Fesatlaşmayın. Tabi ki çocuklarımın babası Veysel. Biz Osman’la anca bir yere kadar…
“Kız delilenme dur yeter. Günah. Daha fazlası olmaz gülüm. Bizimki sade nefsini kör etme çabası. Azıcık.”
“Bu işin azı mı kalmış len, nasıl herifsin sen.”
“Şişt, herifliğime söz ettirmem. Ben şerefsiz miyim çalışanımın karısıyla şey edeyim.”
“Ulan bu ne?”
Günahmış, yapmazmış daha fazlasını. Günah tabi ya günah. Oynaşmak günah değil. Adam bıçaklamak günah değil. Girdin içeri de ne oldu? Karın yiyor çatır çutur paranı işte.
Laf nerden geldi bu karıya ya. Madem geldi dökeyim içimi. Bunun havası kimsede yok. Kocasının tüm gelirleri bunun ya. Parası var. Giyinip süslenip gezer. Bana da üstten üstten bakar geçer. Kâğıt toplayıcısının karısı deyip alay ediyormuş arkamdan. Ulan sen nesin, sanırsın kendi leydi, pabucumun leydisi.
Ya yazar hanım, susayım susayım diyorum ama dayanamayacağım. Bu ne ya. Beni hem geveze hem arsız ettin ses çıkarmadım da. Yüzümü de güldürmeyeceksin bunu da anladık. Ama şu Osman’ın karısının havası çok yapay değil mi? Kocası hapiste hangi kadın böyle havalıdır ya. Ufak at da civcivler yesin derler adama.
Ya bir sus Allah aşkına. Çoktan noktayı koymam gerekiyordu sadede bile gelemedim senin gevezeliğin yüzünden. Nasıl bir öykü oldu bu. Çatışma yok, derdi yok. Sanatsal hiçbir yöntemi yok. Boş boş senin konuşmalar. Eve yakışıklı bir talipli gelse de çatışma yaratsam diyordum ama yok daha fazlasına katlanamayacağım yeter. Bazen de böyle olur işler ne edelim. Son cümleni kur madem.
Ne diyordum pabucumun leydisi. Kocan bile bana yanık haberin yok. Anca gez sen pazar pazar. Sen pazarda Veysel kâğıtta olduğu zamanlar Osman nerede haberin var mı?
Hava Kantar Yıldırım
Comments