top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması: Fatih Parlak


Öykü yazmaya ilk ne zaman, nasıl başladınız?

Yazmaya lisede başladım. Ancak o dönemde yazdıklarım öykü değildi. Güncel gelişmelerden, yaşadığım olaylardan etkilenip kısa kısa metinler yazıyordum. Ayrıca günlük yazmak için kendime defterler, ajandalar seçiyordum ama birkaç gün peş peşe yazdıktan sonra sıkılıp bırakıyordum. Daha sonra okul kütüphanesinde bulunan klasik eserlerle tanıştım. Kitaplar hoşuma gitmeye başladı. O dönemde TRT’de edebiyat programları vardı. Okudukça isimli bir program ve sanırım Selim İleri de bir edebiyat programı sunuyordu. Bu programları dikkatle izlemeye başladım. Oradaki yazarlardan, yazarların konuşmalarından etkilenmiştim doğrusu. Böylece edebiyat dergilerinden, gazetelerin verdiği kitap eklerinden de haberim oldu ve onları da takip etmeye başladım. Sonunda, yazdığım kısa metinler uzamaya başladı. Yine de onlara öykü denir mi bilmiyorum.


Tür olarak neden öykü?

Üniversite eğitimine başlamadan hemen önce iyi bir dergi okuru olmuştum ve türler üzerinde de düşünmeye başladım. Bu süreçte belirli bir türde karar vermem ve o türe yoğunlaşmam gerektiğini fark ettim. ‘’İyi bir öykü nasıl yazılır’’ ya da ‘’iyi bir öykü nasıl olmalıdır’’ gibi sorular üzerinde düşünmek için bolca vaktim vardı artık. O dönem, üniversite kütüphanesi sayesinde 1970’li yılların öykü antolojilerini bile didik didik ettiğimi hatırlıyorum. Öykünün imkanlarının farkına vardım böylece.

Öykünüz ilk ne zaman ve nerede yayımlandı?

İlk kez bir öyküm Varlık dergisinde 2007 yılında yayımlandı. 19 yaşındaydım. Derginin editörü Enver Ercan dergiye gelen öyküler hakkında kısa değerlendirmeler yapıp bazılarını da yayımlıyordu. Ben de yazdığım bir öyküyü gönderip herhâlde değerlendirme kısmında çıkar ve buna çok sevinirim diye düşünürken bir de baktım ki öyküm Varlık dergisinde yayımlanmış. Çok mutlu olmuştum. Motive edici olmuştu gerçekten. O zaman kendi kendime, evet ben yazacağım, yazar olmak istiyorum dedim. Daha sonra başka dergilerde de yayımlandı öykülerim.


Öykülerinizden dosya oluşturma fikriniz nasıl oluştu?

Yayımlanan ilk öykümden itibaren dosya oluşturma ve kitap haline getirme fikri sürekli aklımdaydı ancak edebiyat dergilerini takip eden, yazar söyleşilerini merakla okuyan bir yazar adayı olarak acele etmemem gerektiğini biliyordum. Bu nedenle hiç acele etmedim. Öykülerimin belirli bir olgunluğa erişmesini bekledim. Hatta o kadar çok bekledim ki neredeyse kitap çıkarma fikri silinip gitti kafamdan. Araya, iş hayatı, evlilik ve çocuk girdi. Bu süreçte yeni yazılan öyküleri, yeni öykücüleri, öykü kitaplarını sessiz sedasız takip etmeye devam ettim. Artık vakit bulup şu dosyamı bir adam edeyim derken bu kez pandemi süreci başladı ve bir anlamda fırsat oldu benim için.


Yayınevini neye göre belirlediniz?

Dosyam kesin olarak hazır, son şeklini verdim dedikten sonra bile birçok kez değişiklik yaptım. Temiz, bütünlüklü bir öykü dosyası oluşturmaya çalıştım. Dosyamı pandemi sürecinde ‘’büyük yayınevi’’ olarak adlandırabileceğimiz birkaç yayınevine gönderdim ve kısa sürede benzer cevaplar geldi. Normalde bu kadar kısa sürede dönüş yapmaz yayınevleri hatta bazen hiç dönüş olmaz biliyorum ama gelen cevaplar aynıydı: ‘’Pandemi nedeniyle yayın programımız dolu, dosya alımını durdurduk.’’ Hatta bir yayınevi, ekonomik sıkıntılardan bahsedip faaliyetlerin neredeyse tamamen durdurulduğunu belirtince butik yayınevi olarak bildiğimiz yayınevlerini araştırmaya başladım ve bir tesadüf sonucu Kuzey Işığı yayınları ile tanıştım. Zaten epey bir süre ertelemiştim ilk kitabı, daha fazla beklemek istemiyordum. Ankara merkezli bir yayınevi olan Kuzey Işığı yayınlarının genel yayın yönetmeni Mustafa Şimşek ile bir görüşme yaptıktan sonra öyküye ve edebiyata bakış açımızın benzediğini fark ettim. Yeni bir yayınevi olmasına rağmen titizlikle çalıştıklarını görmek bu yayınevini tercih etmemde etken oldu.

Yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir?

Bu soruyu cevaplamakta zorlanıyorum çünkü ben de yeni başladım sayılır. Bir öykü kafamda dönüp dolaştıktan sonra, artık bunu yazmalıyım dediğim zaman yeni başlamış gibi hissediyorum kendimi. Siz yine de bir öneri yapın derseniz, edebiyat dergilerini takip etmenin önemini vurgulamak isterim. Nitelikli dergilerin içinde yer alan öyküler, öykü üzerine yazılan yazılar, eleştirel ya da kuramsal metinler yol gösterici olabiliyor çoğu zaman. Üstelik günümüzde benim de takip ettiğim ‘’İshak Edebiyat’’ gibi doyurucu yayınlar yapan çevrimiçi siteler de var.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page