1- Öykü yazmaya ilk ne zaman, nasıl başladınız?
2016 yılında sosyal medya üzerinden hayata dair sohbet ettiğim bir yazar büyüğümün, Yaşar Günel’in, beni yazıyla tanıştırması ile başladı her şey. Aslında gerek mikrobiyoloji doktoru olarak yazdığım tezim, gerek kaleme aldığım bilimsel makalelerim (hatta lisede yazdığım kompozisyonlarım) hakkında epey olumlu dönüşler almıştım ama yazının edebiyat kesiminden uzun süreden beri uzaklaşmıştım. Açıkçası bir yetişkin olarak okuduğum kurgusal kitap sayısı bile epey azdı. Halbuki küçükken tam bir kitap kurduydum. Kitaptan uzaklaşmamın sağlıksal nedenleri vardı o dönemde. Bunu bir günah çıkarma olarak her fırsatta söylüyorum. Fakat ilk öykü denememden sonra edebiyat yazınının tadını alınca içime sinen öykü yazabilme amacını ciddi ciddi önüme koydum. Bu bağlamda 2017 ortalarından itibaren aradaki açığı kapatmak, gerekli donanımı kazanmak için daha detaylı kitap okumalarına, olabildiğince düzenli yazmaya ve en nihayetinde uzaktan yazma atölyelerine -yurtdışında yaşadığım için- katıldım. İlk öykülerimden biriyle Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışmasında mansiyon ödülü almamın da öyküye devam etmek anlamında önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu söyleyebilirim.
2- Tür olarak neden öykü?
Açıkçası bilinçli bir seçme söz konusu değildi. Başlangıcın öyküyle yapılması yazma pratiği açısından en mantıklısı ve zaten yaygın olarak yapılan da bu. Ama öyküyle devam etmemin en önemli nedeni kurgu ve farklı biçem denemelerine olan tutkum. Öykü bu tür denemelere çok açık.
3- Öykünüz ilk ne zaman ve nerede yayımlandı?
İlk olarak 2018 yılında Edebiyatist dergisinde yayımlandı.
4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikriniz nasıl oluştu?
Epey birikmiş öykü vardı elimde. Üstelik üç tanesi ödül almıştı ve bir kısmı dergilerde yayımlanmıştı. Bunlardan cesaretle öyküleri toplayıp dosyamı hazırladım.
5- Yayınevini neye göre belirlediniz?
Aslında büyük bir yayınevi ile yazışmamız vardı. Öykülerin yaklaşımını ve duygusunu beğendiklerini ama ciddi bir editöryal çalışma yapıp tekrar göndermemi istemişlerdi dosyamı. Ben çok yetenekli bir editör olan sevgili arkadaşım Nermin Sarıkaya ile dosyayı tekrar çalıştığım dönemde eş zamanlı olarak Faruk Duman’ın öykü atölyesine devam ediyordum. Faruk hocayla karşılıklı çalışma isteği doğunca her şey kendiliğinden gelişti.
6- Yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir?
Genelde yazı, özelde öykü çok sebat, emek ve epey de izolasyon gerektiren bir uğraş. Bunun yanı sıra çok dikkatli okuma gerektiriyor. Ben çok okumaktan ziyade iyi metinleri dikkatle okuma taraftarıyım. Hatta ilk etapta sevdiğimiz bir yazarın bütün metinlerini nasıl yazdığını çözümleyerek okumanın birçok farklı yazarı okumaktan daha katkı sağlayacağını düşünüyorum. Her halükârda çok çok çalışmak diyorum.