top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Didem Kazan Sol

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Birkaç senedir öykü yazıyorum. Öncesinde şiire ilgim daha fazlaydı. Hâlâ şiirin yeri bambaşka benim için ancak çok başarılı değilim ve bir şiir okuyucusu olarak kalmaktan memnunum. Öykü yazmaya ne zaman veya nasıl başlamak zor sorular aslında. Daha doğrusu insanı arafta bırakan sorular. İç dökmeyle başlayan yolculuğum kurguyla ilerledi. Bunları paylaşacak cesareti Kemal Varol’un atölyesi verdi bana.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünmüyorum. Anlatmak istediğini olabildiğince sade ve etkileyici şekilde yazmak ciddi bir emek gerektiriyor. Ne ile kıyasladığımız da önemli tabii. Bir derdi veya herhangi bir durumu ki bu bir dert olmak zorunda da değil roman veya şiir yoluyla anlatmak da tercih edilebilir. Yaşamım, disiplinim ve zamanım öykü yazmak için daha elverişli çok da özel sebeplerim yok.


3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

Yazdığım bir öyküyü okusun diye arkadaşıma yollamıştım. Onun ısrarıyla bir edebiyat platformuna yollamıştım ve yayımlanmıştı. Bu benim için oldukça şaşırtıcıydı. Sanırım dostlarım tarafından ne kadar beğenilse de yeterli görmüyordum. Ancak hiç tanımadığım insanların olumlu dönüşleri beni gerçekten çok mutlu etti ve cesaretlendirdi.


4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Birkaç sene boyunca yayımlanan öyküler, okurun yorumları aslında zaten yolun sonuna doğru taşıyor sizi. Dosyamı oluştururken bir temaya bağlı kalmadım. Bunun ilk kitap için çok gerekli olduğunu düşünmüyordum. Hâlâ aynı fikirdeyim. Dilde neler yapabilirim göstermek istedim. Hem kendime hem de okuyucuya. İlk kitap bir kartvizit görevinde diye düşünüyorum. Fakat ister istemez kadın hikâyelerinin baskın olduğu bir dosya oldu. Bunu yaparken de nesnelerden güç aldım. Nesnelerin üzerimizdeki güce inanıyorum ve bu beni besliyor.

5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Bütün bunları bekliyordum ve hazırlıklıydım. Fakat bunun hazırlığı olmuyormuş. Oldukça yorucu, yıpratıcı bir süreç. Bir süre sonra yaşayan bir sabır taşına dönüşüyorsunuz.


6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Sanırım bu seçimdeki en büyük etken yayınevinin izlediği yayın politikası oldu. Kendime yakın hissettiğim yayınevlerine dosyamı yolladım. Tabii ben de birçok yazar gibi reddedildim, kabul edildim ve hatta son anda vazgeçildim. Fakat bu beni yolumdan ve bekleyişimden döndürmedi. Etiğin varlığına inanıyorum ve ona bağlı kalmaktan son derece memnunum.


7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Dışarıdan bir gözleri olsun. İnsan kendi yarattığından uzaklaşamıyor. Fakat dışarıdan bir göz size hatalarınızı gösterebiliyor. Yazdıklarını mutlaka iyi bir okura okutsunlar. Ve sonra o öyküyü çekmecenin içinde bir yerlere saklasınlar. Saklasınlar ki unutabilsinler. Araya konan mesafeyle çok daha doğru bakabiliyor insan. Başlangıç için tavsiyem bu olabilir ancak yoldayken yanlarından ayırmamaları gereken tek şey sabır. Hiçbir şey hayal ettiğiniz hızda olmuyor. İlerlemekten vazgeçmeden sabretmeyi öğrenmeli insan. Daha iyi yazmaktan vazgeçmeden yola devam etmeliler.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page