top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Güler Kalem

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

Öykü serüvenim 2015 yılında Milli Eğitim’in “Değerler Eğitimi” isimli projesinde Türkiye’nin bütün illerinden değerler eğitimi temalı öykülerle birlikte dereceye giren öğretmenlerin birkaç öğrencisini de dahil ederek Ayvalık’a gitmesiyle başladı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen ve yazar olarak da hayatını sürdüren öğretmenlerle aynı atmosferde olmak oldukça heyecanlıydı benim için. Öğrencilerim de sevincime ortak olmuştu ve benimle birlikte yaşadıkları deneyim yıllar sonra onların da yazıya bulaşmasına vesile olmuştu. Çıkarılan ortak kitapta öykümü beğenen yeni tanıştığım ve çeşitli dergilerde öykü yazan arkadaşların isteği doğrultusunda yazın hayatına ilk adımlarımı atmış bulundum.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Öykü yazmak aslında bir terapi gibi. İnsanın kendisini tedavisi bir nevi... Terapiyle başlayan yolculuğum giderek bağımlılığa dönüşmüştü. Bana zarar vermeyen bilakis beni iyileştiren, yatıştıran, dış dünyaya daha şeffaf bakmayı sağlayan bu yolculuktan gittikçe keyif almaya başladım. Hatta sınırları zorlayarak öykünün kısa saçlı bacısı, en çetrefilli metin türü olan şiire evrildiğim zamanlar da oldu. İki türden de eserler yazdıkça ve yazdıklarımın da kabul görüp yayınlandığını gördükçe doğru yoldayım dedim.

Öykü, hayatı minimalize ederek sunmak olduğundan bir roman gibi geniş çaplı ve geniş soluklu yazılamadığı için diğer metin türlerine göre daha zor. Konu klişe olsa da hayata kimsenin düşünemediği, kimsenin keşfedemediği yerden bakmak kolay olmasa gerek. Hiçbir sözcük israfını kaldıramayan öykü, sözcük cimriliğiyle harikalar yaratmaktır.


3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

İlk öyküm yayınlandığında onu basılı şekilde görmek, ismimin o karede hecelemek anlaşılması tarif edilemeyen güzel duygular içine girmemi sağladı. Sahiplendiğim siyam kedisinin öyküsünü yazmak da ayrı bir mutluluk içeriyordu benim için. Adını “Siyam Kedisi” koymuştum. Kitabımın da isminden yola çıkarsak o gün bugündür kedilerle aram sıkı fıkıdır. Bilge Karasu’nunki kadar fanatik yönüm olmasa da kedilerle iyi anlaştığım doğrudur. Çünkü hep nankör olarak atfedilen kediler bana hep şans getirmiştir.


4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

2018’de Nilüfer Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Sevgi Soysal Öykü Ödülü’nde “Toprak Duman ve Kedi” adlı öyküm mansiyon alınca dergilerde yayınlanan öykülerimle birlikte dosyamın adını verdiğim öyküyü birleştirip bir kitap çıkarma serüvenine katıldım. Dosyamda toplumsal konulara, ideolojilerin insan hayatına açtığı derin yaralara iki taraftan da bakarak vermeyi tercih ettim. Mekânsızlık ve kendine olan aidiyetsizlik de öykülere dahil olunca bireyden yola çıkarak toplumun yozlaştığı konulara vurguda bulundum. Varoluşsal sıkıntıların kimliksizleştirdiği toplumun elbirliğiyle ötekileştirdiği insanlara çevirdim rotamı.


5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Aslında kitap çıkarmak sizin de değindiğiniz gibi oldukça riskli bir karar. Bunca basılan kitabın içinde öne çıkmak tabiri caizse samanlıkta toplu iğne arayan gerçek okuyucusuna ulaşmak daha da meşakkatli. Bu riski yazar olarak göze almak gerekiyor ki devamı gelsin yazdıklarının. Eğer yolun başında büyük beklentiler içinde olsaydım bugün yazdıklarımın hiçbiri yayımlanmazdı. Tercihimizi sağlam yapıp yola çıkmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü yazmak her daim yolda olmaktır. Kim bilir bir gün yolda hakiki okuyucularımızla karşılaşacağız ve onlar bizim yazdıklarımızı heyecanla bekleyecek.

6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Editörlük işi benim için çok profesyonel bir süreç olduğundan, yayınevinin önce editoryal çalışmalarına dikkat edip etmediğine bakarım. İnce eleyip sık dokuyan, yazarıyla sürekli bu konuda paslaşan yayınevlerini daha sağlıklı buluyorum. Ben de kitabım çıkarken oldukça uzun süre demlettiğim öykülerimi ustaca değerlendiren editörümle iş birliği içinde çıkardım. Bu konuda şanslıyım.

Hedefimde tabii ki büyük yayınevleri vardı ama maalesef tecrübelerim doğrultusunda o yayınevlerinin tarafsız davrandığını düşünmediğim için zamana yaydım şimdilik bazı dosyalarımı. Büyük yayınevleri yeni kitap çıkaran yazarlardan ziyade tanınmış yazarlarla yola devam ettiği için çok da büyük beklentilere girmiyorum şimdilik. Olgunlaşmayı ve doğru zamanı da beklemiyor değilim.


7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Öykü yazmaya yeni başlayanlar için ilk önerim hangi alanda haz alıyorlarsa o alanda kendilerini geliştirecek kitapları takip etmelerini, notlar alarak okumalar yapmalarını, edebiyatın kardeşi felsefeyi göz ardı etmeden hayatı sorgulayarak onu sözcüklerle donatmalarını tavsiye ederim. Mitolojiyi, tarihi günümüzle harmanlandırarak karakterlere can vermelerini öneririm. Ve mümkün mertebe sokağının başında, burnunun dibinde, sürekli gözlemleme imkânı bulduğu karakterlere yönelmelerinin yazdıklarının sahiciliği açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

Tabii bunlardan en önemlisi okumaktır. Bir yazar okumadığı her gün dilini paslandırır.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page