top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması- Sitare Kanşay Sarayönlü

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

İlkokuldan beri bir şeyler karalıyordum. Lisede bir kompozisyon yarışmasına içimden geldiği gibi bir öykü yazıp göndermiştim. Yetişmemiş yarışmaya. Sonra bir gün adımı anons ettiler. Müdür yardımcısı “Yeni bir yarışma var. Öğleden sonra öykü yazmak için saat üçte okula geleceksin,” dedi. Breakfast Club filmindeki gibi üç beş kişi bir masanın etrafına oturup öykülerimizi tasarlamaya koyulduk. Konuyu da orada söylediler. Vakıf.  Bir şeyler karalamaya çalıştım ama bir türlü odaklanamıyordum. Zorla öykü yazmak içimden gelmiyordu. Bu sancılı sürecin sonunda bir vakıf tarafından yardım alarak, eğitim gören, fakat Vakıf’a karşı içinde zerre kadar minnet duygusu tomurcuklandıramayan kimsesiz bir adamın iç sıkıntılarını yazıp verdim. Bir daha da çağırmadılar beni.

Gerçek anlamda öykü yazmaya yaklaşık beş yıl önce karar verdim ve başladım. O zamandan beri de hiç bırakmadım.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Öykü yazmanın en sevdiğim yanı, bir meseleyi ortaya koymak için son derece özgürleştirici bir alan tanıması.  Zamanı, mekânı, karakterleri, hikâyeyi dilediğimce eğip bükerek kurgulayabildiğim, gerçek ile gerçekdışı arasındaki sınırları esnetebildiğim, deneysel çalışmalara açık bir tür öykü. Zaman içerisinde,  yazma konusunda yetkinleştikçe, serbestçe kalem oynatabildiğimi fark ettikçe daha çok sahiplendiğim bir tür.

Öykü yazmak, bir hikâyeyi kaleme almak dışarıdan kolay gibi görünebilir. Ben öykülerimi bir oturuşta yazmıyorum. Bir öykü için bilgisayarın başına her oturuşumda en başa dönüp, tekrar tekrar düzenliyorum. Bu durum yazma sürecini hayli uzattığı için başlarda kendimi öykü sonlanana kadar düzeltmeme konusunda eğitmeye çalıştım ama yürümedi. Demek ki böyle yazmam gerekiyor dedim sonra. Böylece öyküye son noktayı koyana kadar o öykü defalarca düzeltilmiş oluyor. Zaten sonrasında da anlam bütünlüğü, tutarlılık, ahenk, başlangıç-sonuç uyumu ve dilbilgisi açısından tekrar tekrar çalışıyorum metni. Benim için öykü yazmak ciddi bir süreç. Kolay diyemem.

 

3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

İlk öyküm “Muhabbet” Ekim 2019 da edebiyathaber sitesinde yayınlandı. Öncesinde Cemil Kavukçu Hoca’dan mail gelmişti yayın programına alındığına dair. Haftada birkaç öykü yayınlanır edebiyathaber’de. Mail geldikten sonra günde birkaç kez siteye girip bakıyordum yayınlandı mı diye. Nihayet çok hoş, yağmur manzaralı bir görsel eşliğinde öykümü, bir de öykümün başlığının yanında adımı ve soyadlarımı görünce pek heyecanlanmış ve mutlu olmuştum.


4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Çeşitli platformlarda yayınlanarak okurla buluşma şansı elde eden öykülerime olumlu geri dönüşler almak, heyecanla takip ettiğim yazarların jüri üyesi olarak yer aldığı yarışmalarda dereceye girmek yazma motivasyonumu yükseltti. “Ben bu işin üstesinden geliyorum demek,” diye düşündüm. Böylece öykülerimin bir kitap olarak yayınlanması fikri gittikçe olgunlaşıp netleşti.

Dosyamda yer alan öyküleri belli bir tema gözeterek yazmadım. Fakat “Tanıdık”daki öykülerin belli başlı ortak temaları da yok değil. Toplumuzun son çeyrek yüzyılda geçirdiği dönüşüm, kadın meseleleri, bellek,  geçmişle gelecek arasına sıkışmış insanların varoluşsal meseleleri gibi.


5- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Kitabımı yayınlatmak bir yıldan uzun sürdü. Bazı yayınevleri dosyam için yayın programlarının uygun olmadığına dair dönüş yaptılar. Bazıları dönüş dahi yapmadı. Kâğıt krizinden dolayı yeni yazarların eserlerini kabul etmeyen yayınevleri de az değildi. Kolay bir süreç değil. İnsanın gözünün korkmaması mümkün mü?


6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Yayınevi hedefim yoktu. Parma-Alakarga hem yazarlarını destekleyen bir yayınevi hem de ilk eserlere açıklar.  Zeynep Eşin ile Tomris Uyar Öykü Yarışmasının ödül töreninde tanışmıştık. Dosyamı gönderdim. İlgilendi. Faruk (Duman) Hoca da uygun görünce yayınlamaya karar verdiler.

 

7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Çok okumalarını öneririm. Okur ve yazar olmak farklı şeyler olsa da iyi bir okur olmadan yazar olmak mümkün değil.  Yazmaya başladıktan sonra atölye desteği alınabilir.  Yaratıcı yazarlık atölyeleri yeni yazarlar için yol gösterici olabiliyor.  Ben epey faydasını gördüm. Ustaların yazma üzerine eserleri de epey öğretici. Bir de yazmayı bırakmasınlar. Çünkü yazdıkça daha kolay kalem oynatıyor insan. Her işte olduğu gibi yazma işine de emek vermek önemli.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page