top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

İshak İlk Kitap Soruşturması: Emre Ocaklı

1- Öykü yazmaya ne zaman, nasıl başladınız?

İlk defa öykü yazmaya başladığım zaman on sekiz-on dokuz yaşlarındaydım. Beni yazmaya iten duygu tam olarak neydi bilmiyorum ama içimde -her ne olursa olsun- buna dair çok güçlü bir duygu vardı. Grubumuzla müzik yaparken bir yandan şarkı sözü yazmaya çalışıyordum. O sıralar okuduğum şairler beni şiir yazmaya yönlendirdi. Hepsinden önemlisi hayal kurmayı seven, aklında sürekli olaylar yaratan, insanları konuşturan, alternatif sonlar yaratıp bundan keyif alan biriydim. Bu da beni öyküye yakınlaştırdı.

2- Öykü türünü seçmede özel bir nedeniniz var mı? Öykü yazmanın kolay olduğunu düşünüyor musunuz?

Kolay değil elbette. Her yazım türünün zorluğu vardır. Yine de diğer türler arasında -nedense- en kolayı gibi gözükür.

Sanırım öyküyü seçmemdeki sebep, bir çırpıda ve etkili bir biçimde hikâyeyi anlatma isteği. Güzel kurgulanmış bir öykü insanı o an bulunduğu dünyadan kopartıp başka bir dünyaya götürebilir. Öykünün içine hapsedebilir. Öykünün içindeki boşluklara insanlar kendilerini yerleştirir, sorulara kendileri cevap verir veya öyküyü aklında bambaşka bir biçimde hayal edip yeniden kurgular. Öykü türünün böyle bir sihri, gücü var.


3- İlk öykünüzün yayımlanma macerasını anlatır mısınız? Yayımlandığını gördüğünüzde neler hissetmiştiniz?

Yirmili yaşlarda da yazmayı sürdürdüm ama bir yerlere göndermek, insanlara okutmak için içimde bir heves yoktu. Aslında yazdıklarım yetersiz, eksik, olmamış hissediyordum. Dergiler bana ulaşılması zor yerler gibi gözüküyordu. Bu yüzden oldukça gecikti. Sonunda beğendiğim iki öykümü, utana sıkıla, yazdıklarıma en yakın gördüğüm bir dergiye göndermeye karar verdim. Peyniraltı Edebiyatı. 2014. Kabul edilmeyeceğine emindin. Ve kabul edilmezse ciddi bir şekilde hevesimin kaçacağını da biliyordum!

Bir akşam Facebook’tan Gamze Yeşildağ mesaj gönderdi. Derginin mail adresinde bir sorun olduğunu, gelen tüm maillerin kaybolduğunu ama benim öykümü okuyup ismimi hatırladığını söyledi. Birkaç tane Emre Ocaklı arasından beni bulması zaman almış. Tekrar gönderdim öyküyü ve yayımlandı. Eğer o gün bu kadar çabalamasaydı Gamze Yeşildağ, sanırım her şey farklı olacaktı. Nihayetinde çok sevindim. Bir şeyleri başarmış olmanın, kabul görmenin, yazdıklarımın bir değerinin olduğunu anladım. Unutamayacağım çok özel bir gündü benim için. Derginin sayfalarında, odamda yazdığım bir öyküyü görünce, onu tanımadığım insanların okuyacağını düşündüğümde yazmanın ne kadar büyülü bir şey olduğunu anladım.

4- Öykülerinizden dosya oluşturma fikri nasıl oluştu? Dosyanızı oluştururken nelere dikkat ettiniz? Belirli bir tema üstünden mi ilerlediniz yoksa farklı temaların oluşturduğu bir bütünü mü tercih ettiniz?

Her yazar eninde sonunda yazdıklarını kitap halinde görmek ister. Bunu yazarlık serüveninde bir eşik olarak görür. Benim de öyleydi. İlk hazırladığım dosyalar oldukça özensizdi. Yayınevlerine nasıl dosya gönderileceğini bilmediğim için biraz zaman kaybettim ama sonunda bunun da çok ciddi bir iş olduğunu öğrendim.

Belirli bir tema üzerine yazılan bazı öykü kitaplarını seviyorum ama benim öyle bir planım yoktu. Farklı temalar üzerine yazılmış öykülerim vardı ve öyle yazmayı seviyordum. Sonunda Sedat Demir ve Onurhan Ersoy’la birlikte dosyamdan birbirine yakın temalar içeren öyküleri seçtik.


5- Kitap yayımlamak oldukça meşakkatli bir iş. Dosyanız okunmayabilir, okunsa bile uzun süre bekletilebilir, bekletilse bile birçok etmenden dolayı yayımlanamayabilir. Bütün bu durumlar gözünüzü korkuttu mu?

Elbette korkuttu. İnsan için en büyük sorun beklemek. Yayınevlerine gönderilen dosyaların da ortalama bir bekleme süresi var. Bu 3 aydan 1 yıla kadar değişebiliyor. Size bildirilecek bir cevabı aylarca beklemek kolay değil. Yine de dosyanızı gönderdiğiniz yayıneviyle veya ilgili kişiyle -makul zaman aralıklarıyla- iletişimde olmak, en azından dosyanızın buhar olmadığını bilmek önemli.

Yayımlanmama konusuna gelince, elbette büyük bir hayal kırıklığı. Ama pes edecek kadar değil!


6- Çok fazla yayınevi var. Yayınevini belirlerken nelere dikkat ettiniz? Hedefinizde bir yayınevi var mıydı?

Bu da aslında çok göz ardı edilen ama oldukça önemli bir konu. Hazır haldeki dosyanızı alakasız yayınevlerine gönderip olumsuz yanıt alınca çok üzülen, öfkelenen yazarlar gördüm. Öncelikle kendi yazdığım tarz kitaplar basan, okuduğum, takip ettiğim yayınevlerini belirledim. Böylece hedefimi doğru belirlemiş oldum.

7- Öykü yazmaya yeni başlayanlar için önerileriniz nelerdir? Yola çıkmadan önce çantalarına neler koymalarını isterdiniz?

Yazmak uzun bir yol ve yolculuklarda çantamızda mutlaka kitaplarımız da olur. Okumak bize sadece yazmayı, yazmanın tekniğini öğretmez, hayal gücümüzü, bakış açımızı geliştirir. Her şey gibi yazmak da okumakla başlar.

Çok teşekkür ederim.

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page