top of page
  • Yazarın fotoğrafıİshakEdebiyat

Zeliha Tamer Uçar Yazdı- Mağara Arkadaşları

Bu ay, edebiyatımızın güçlü kalemlerinden yazar Ayfer Tunç’un ikinci öykü kitabı olan Mağara Arkadaşları’nı okudum. Eserdeki öyküler, çağımız insanının güncel bir sorunu olan yalnızlık teması üzerine kurgulanmış.

1964 yılı Adapazarı doğumlu olan yazarın edebiyat üzerine ilk yazıları 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yer alır. 1989 yılında Saklı isimli öyküsüyle Yunus Nadi Öykü ödülünü kazanan yazarın aynı yıl Saklı adlı hikâye kitabı yayımlanır. Tunç, kendine has üslubu ile günümüz insanının sevgisizlik, yaşlılık, yalnızlık, fanilik, ölüm, aşk, arayış, aile sorunları gibi problemlerini öykü ve romanlarında başarıyla işleyen edebiyatımızın değerli bir kalemi. Yazarın 2001'de yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek-70'li Yıllarda Hayatımız adlı eseri, 2003'te altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülünü kazanır ve eserin altı Balkan diline çevrilmesine karar verilir. 2003'te Sait Faik'in öykülerinden esinlenerek yazdığı Havada Bulut adlı senaryosu filme çekilir ve TRT'de gösterilir.

1996 yılında Yapı Kredi Yayınları’nın edebiyatımıza kazandırdığı Mağara Arkadaşları isimli öykü kitabı yalnızlık temalı sekiz farklı öyküden oluşmaktadır. Mağara Arkadaşları, kitaba adını veren öyküyle beraber Ses Tutsağı, Cinnet Bahçesi, Gençlik Sabah Çiyidir, Küçük Kuyu, Siz ve Şakalarınız, Alafranga İhtiyar ve Ara Renkler Grubu adlarını taşıyan öykülerden oluşuyor. Yazarın, günümüz insanının yalnızlığını sekiz farklı konu üzerinden başarıyla aktardığı ve okuyucuyu tema üzerine düşünmeye ittiği görülüyor.

Kitabın ilk öyküsü olan Mağara Arkadaşları post modern bir Ashab-ı Kehf anlatısı olarak düşünülebilir. Yazar, dini metinlerden hepimizin bildiği Ashab-ı Kehf’i bir imge olarak öyküsünde kullanmış. Kutsal metinlerde Ashâb-ı Kehf/Mağara Arkadaşları/Yedi Uyurlar olarak bilinen kıssa, edebi bir metin olan Mağara Arkadaşları öyküsünde de metinlerarasılık bağlamında uyumak, yalnızlık, mağara, bilinçaltı, varoluş kavramları ile katmanlandırılarak kurmaca bir metin ortaya konmuş.

Mağara Arkadaşları, iki katmanlı bir öykü. Birinci katmanda Ayyıldız Apartmanı’nın, ikinci katmanda ise Ayyaş Yazar’ın öyküsü anlatılmakta. Her bir katında toplumun farklı katmanlarından yedi kişinin yaşadığı Ayyıldız Apartmanı öykünün ana karakteridir. Ayyıldız Apartmanı, Ayyaş Yazar’ın yazdığı öyküden etkilenerek yedi rakamıyla adeta kafayı bozmuştur. Bu takıntı; yıllar içinde bulunduğu muhitte yapılan yeni modern binaların arasında sönükleşmiş, kendini yenileyemediği için eski gösterişli siluetinden eser kalmayan bir apartmanın kendi varlığını anlamlı ve değerli kılma çabasıdır aslında.

Ayyıldız Apartmanı, bodrum katı sayılmazsa yedi katlıdır. Yedi tepeli şehir olan İstanbul’daki en eski apartmanlardan biridir. Yedi sayısının kendisi için önemini keşfettiği günlerde yedinci katta yaşayan Ayyaş Yazar, Yedi Samuray’ı, beşinci katta oturan pis ihtiyar Yedi Kocalı Hürmüz müzikalini, ikinci kattaki yirmi bir yaşındaki hafifmeşrep genç kadın Yedi Kadın filmini izlemektedir. Ayyıldız Apartmanı için, bunlara tesadüf demek mümkün olmadığı gibi, bütün bunların arka arkaya gelmesi, üç veya kırk bir kadar ulvi bir sayı olan yedinin kutsallığının, kafasına dank etmesi için verilmiş işaretlerdir. Ayyıldız Apartmanı bu düşüncelerini o kadar ileri götürür ki yedi kat artı bodrum kattan müteşekkil varlığını Yedi Uyuyanlar ve yanlarındaki Kıtmir’le ilişkilendirir.

Kitabın ikinci öyküsü olan Ses Tutsağı’nda  ise bir gencin akşamları balkonda oturup şehrin seslerine kulak kesilerek yalnızlığı ile baş etmeye çalışmasının öyküsünü okuruz. Zamanla apartmandan gelen tıkırtılarla kendini oyalamaya başlayan genç üst katında yaşayan kadın ve oğlu hakkında hikâyeler kurgulamaya başlar.

Müeyyet Bey’in işlediği cinayet üzerine kurgulanan Cinnet Bahçesi  isimli öyküde kahramanımızı cinayete sürükleyen sebeplere gidiyoruz. Günümüz insanının içine düştüğü yalnızlaşma teması üzerinden, “Asıl katil kim, cinayetin sebebi ne?” sorusunu merak ederek okuyoruz öyküyü. “Ancak hiç kimse bu cinayetin nedenini okuyamadı. Bir sürü şey anlatıldı. Hepsinde biraz katil, biraz maktul vardı.”  Ayrıca öykü boyunca dürüstlük, aldatma, kabadayılık, vefa, üvey baba, üvey kardeş temalarını da fark ediyoruz.

Gençlik Sabah Çiyidir öyküsünde hayatta tutunacak kimsesi kalmamış bir adamın arzuyla ölümü beklediğini görüyoruz.

Siz ve Şakalarınız ise yetmişli yaşlarında bir bakım evinde aşkı ilk kez tadan öğretmen emeklisi bir kadının öyküsü.

Küçük Kuyu öyküsünde ise yalnız kalmak isteyen bir gencin otobüsten rastgele bir tatil köyünde inmesiyle başlayan bir hikâye çıkıyor karşımıza.

 Ulvi Efendi’nin konservatuarda hademelik yaparken Hande adında bir kıza tutulmasıyla başlayan hikâyesini Alafranga İhtiyar’da merakla okuyoruz. Yazar, bu öyküde kullandığı lezzetli dille kaleminin ustalığını bir kez daha okuyucusuna tattırmış. Konu ilerledikçe Ulvi Efendi’nin öyküsünün peşine düşen muharririn öyküsüyle de tanışıyoruz.  Kahramanımız olan muharrir, eski dili kullanma nedenini şöyle açıklar: “Bu satırları eski bir lisanla yazmamın iki sebebi var. Birincisi çok basit hoşuma gidiyor da ondan. Gidemez mi? Refik Halid’in, Halid Ziya’nın. M.Ş.E’nin, Reşad Nuri’nin Hüseyin Rahmi’nin, Peyami Safa’nın ve bilhassa Tanpınar’ın kullandığı zengin lisânın dilimin ucunda ve hafızamın tozlanmış hatıralarında aramak, onların eserlerindeki şiirin hasretini çekerek, o şiirin seneler sonra bize kalan kıymetli  tortusunu; şiirden gittikçe uzaklaşan, kalınlaşan, kabalaşan, zamana göre yeniden şekillenmiş hayatımızın yeni lisanına bir cila gibi sürüp parlatmak; o şiire ve vukufa ulaşmanın mümkün görünmediğini bile bile taklit etmek, çok hoşuma gidiyor.”         Ayfer Tunç, Tanzimat ve Cumhuriyet dönemi yazarlarına, eserlerinin isimlerine de öyküsünde yer vererek bize yeniden edebiyatımızın önemli isimlerini hatırlatmakta.

Üç tane alt hikâyeden oluşan Ara Renkler Grubu’nda ise yalnızlaşan karakterlerin iç dünyalarına şahitlik ediyoruz.

Öykü kahramanları çoğunlukla yalnızlıkla baş etmeye çalışan, kalabalıklar içinde bile kendisini yalnız hisseden karakterdedirler. Doğasından ve doğadan uzaklaşıp beton duvarlar arasına sıkışmış günümüz insanının güncel sorununu yazarın çok iyi gözlemlediğini ve başarıyla öykülerine aktardığını söylemeliyim.

Bugüne kadar onlarca eserle önümüze lezzetli sofralar kuran Ayfer Tunç’un kalemiyle tanışmadıysanız okumaya Mağara Arkadaşları isimli öykü kitabıyla başlayabilirsiniz.


Zeliha Tamer Uçar

1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page